Babil Yaratılış destanı / Enuma Eliş -2
Babil Yaratılış destanı / Enuma Eliş -2
…..…Sonra tanrılar Marduk'un
önüne bir giysi getirdiler ve "gücünü kanıtlamak için bu giysiyi gözden
kaybet ve tekrar ortaya çıkar. Gücünün büyüklüğünü ortaya koy" dediler.
O zaman Marduk giysiye emretti:
"Kaybol!" ve giysi kayboldu. Tekrar emretti: "Ortaya çık!"
ve giysi tek parça halinde ortaya çıktı. Tanrılar, onun sözlerinin gücünü
gördüklerinde coşkuyla bağırdılar: "Marduk kraldır!”. Ona tahtını, asasını
ve tören kıyafetlerini, sonra da düşmanlarına karşı kullanması için benzeri
olmayan silahlar verdiler.
"Silahların başarısız
olmayacaktır; düşmanlarını gerçekten de yok edeceksin" dediler. "Sana
güvenenlerin yaşamlarını bağışla, ama kötü olan tanrıların yaşamalarına izin
verme. Şimdi git ve Tiamat'ın hayatına son ver. Rüzgârlar onun kanını gizli
yerlere taşısın. Başarılı ve amacına ulaşmış olarak geri dön!"
Marduk kendine bir yay yaptı, ona
bir ok taktı ve omuzuna astı. Sağ elinde asasını tutuyordu Sol elinde ise
zehiri yok eden bir bitki vardı. Yanında, Tiamat'ı yakaladığında içine sokmak
için ağ taşıyordu, önünde yıldırımlar vardı. Gövdesini yakıcı ateşlerle
doldurdu. Sonra, Tiamat'ın kaçamaması için, çevresine dört farklı yöndeki
rüzgârları yerleştirdi.
Daha sonra Marduk kötü rüzgârı,
hortumu, kasırgayı, dört katlı rüzgârı, yedi katlı rüzgârı, siklonu ve benzeri
olmayan rüzgârı getirdi ve yedisini birden tuzlu suların tanrısı olan Tiamat'ın
içini karıştırmak için gönderdi. Yenilmez fırtına arabasını dört canavardan
(Tahrip Edici, Acımasız, Ezici ve Uçucu) oluşan yabanıl hayvanlar çekiyor,
görenlerin yüreği dehşetle doluyordu. Marduk arabasına çıktı ve savaşta korku
salan Vurucu sağında, en ateşli savaşçıları defedebilecek Dövüş ise sol
tarafında yer aldılar. Her iki canavarın da, ucundan zehir damlayan keskin
dişleri ve dilleri vardı.
Sonunda Marduk dehşetli bir zırha
büründü ve kafasına korkunç ışık halelerini yerleştirdi. Dudaklarına, şeytani
güçlere karşı büyülü bir koruma sağlayan kırmızı bir macun sürdü. En sonunda da
en güçlü silahı olan tahrip edici yağmur fırtınasını çağırdı. Artık kudurmuş
Tiamat'ı karşılamak için her şey hazırdı.
Marduk'un görüntüsü Kingu'nun
kalbine dehşet saldı ve aklını karıştırdı. Kingu'nun güçleri Marduk'un
parlaklığına karşı gelemedi ve dehşete düştüler.
Sonra Marduk, güçlü silahı tahrip
edici yağmur fırtınasını, kızgınlıktan kuduran Tiamat'a karşı kaldırdı ve
"Neden böylesine kötü bir savaş başlattın? Kendi çocuklarına
saldırıyorsun! Onları sevmiyor musun? Oğullar babalarına karşı savaşıyorlar ve
onlardan nefret etmek için bir nedenin yok! Kingu'ya gerçekten hak etmediği bir
rütbe bağışladın. Silahlarla donanmış ve güçlerinle sarılı olsan da, seni
benimle teke tek savaşmaya çağırıyorum."
Bu sözler üzerine Tiamat
bilincini kaybetti. Bacakları titredi ve bütün sihirlerini kullanarak yüksek
sesle bağırdı. Sonra Tiamat ve Marduk teke tek savaştılar. Marduk, Tiamatı
etkisiz hale getirmek için ağını fırlattı. Tiamat, Marduk'u yakıp yok etmek
için ağzını açtığında Marduk onun ağzını açık tutması için kötü rüzgârı yolladı.
Diğer rüzgârlar Tiamatın gövdesine girdi ve onu iyice genişletip açtı. Daha
sonra Marduk yayıyla onu vurdu. Ok midesine girdi, gövdesini yırtıp kalbini
parçalayarak onu öldürdü.
Marduk, Tiamatın cesedini yere
fırlattı ve üzerine çıktı. Tiamat ölünce, onun yanında yer alan tanrılar, kendi
canlarını kurtarmak için dehşet içinde kaçtılar. Ancak Marduk'un güçleri onları
çembere aldı ve kaçmalarına izin vermedi. Marduk, isyacı tanrıları tutsak etti,
silahlarım parçaladı ve onları ağının içine aldı. Sonra onları hücrelere
kapattı.
Marduk, Tiamatın yanındaki on bir
canavarı zincirlerle bağladı ve vücutlarını ezdi. Kingu'yu tutsak aldı,
gerçekte hak etmediği Kader Tabletini
ondan aldı, mühürledi ve kendi göğsüne bağladı.
Marduk tüm düşmanlarına boyun
eğdirdikten sonra, Tiamat'a döndü, bacaklarına bastı ve asasıyla kafatasını
ezdi. Kan damarlarım parçaladıktan sonra, kuzey rüzgârı kanı gizli yerlere
götürdü. Sonra Marduk, Tiamat'ın cesedini kabuklu bir hayvan gibi iki parçaya
ayırdı. Tiamat'ın yarısıyla gökyüzünü kurdu, diğer parçasıyla da yeryüzünü
oluşturdu. Tiamatın tükürüğüyle bulutları yarattı ve onları suyla doldurdu,
ancak rüzgârların, yağmurların ve soğuğun sorumluluğunu kendisi aldı. Tiamatın
başını yeryüzündeki dağlan oluşturacak şekilde yerleştirdi ve Dicle ile Fırat
nehirlerinin Tiamatın gözlerinden akmasını sağladı.
Sonra Marduk, gökleri yönetmesi
için Anu’ya, yeryüzünü yönetmesi
için Ea'ya ve gök ile yeryüzü arasındaki
havayı yönetmesi için Enlil'e emir
verdi. Yılı, aylara ve günlere böldü. Ayın, yani Sin'in, geceleri değişik günleri işaret edecek şekilde parlamasını
sağladı. Geceleri Sin'e verdiği gibi, güneşi yaratarak gündüzleri de Şamaş'a verdi.
Evrende düzeni sağladıktan sonra
Marduk, yarattığı emanetleri Ea'ya, Kader Tableti'ni Anu'ya verdi ve Tiamat'a
yardım eden tanrıları babalarına iade etti. En sonunda Tiamat'ın on bir
canavarını, tanrılara karşı ayaklanmanın boşuna olduğunu anımsatacak heykeller
haline getirdi.
Anu, Enlil ve Ea'ya dönerek şöyle
dedi: "Çok lüks bir ev ve siz göklerden inip meclise katılacağınızda
geceyi geçirebileceğiniz bir tapınak inşa edebilecek şekilde toprağı
sağlamlaştırdım. Tapınağıma 'Büyük Tanrıların Evi' anlamına gelen Babil adını vereceğim. Tapınağı yetenekli
işçiler inşa edecek."
Tanrılar Marduk'a sordular,
"inşa edeceğin tapınakta kim yetki sahibi olacak? Yarattığın yeryüzünde
kim senin iktidarına sahip olacak? Babil'i sonsuza dek evimiz olacak şekilde
oluştur! Birilerinin bizim günlük ihtiyaçlarımızı getirmesini sağla ve biz de
daha önce yaptığımız işleri yapmaya devam edelim. Her işte yetenekli olan
Ea'nın Babil klanlarını hazırlamasını sağla ve biz de işçi olalım."
Marduk'un kalbi, bu yanıtı
duyunca neşeyle doldu. Ea'ya "Kan toplayacağım ve kemikler yaratacağım ve
onlardan bir vahşi yaratıp, ona 'insan' adını vereceğim" dedi. "Onun
görevi rahat içinde yaşamaları için tanrılara hizmet etmek olacak."
Bilge Ea yanıt verdi: "Tanrıları
meclise çağır. Tiamat'a isyan etme fikrini aşılayan tanrıyı bize vermelerini
söyle. Bu tanrının ölmesini sağla ve onun kanından insanlar ortaya
çıksın."
Marduk, tanrıları topladığında
şöyle dedi: "Aranızdan kimin isyanı tasarladığını ve Tiamat'ı ayaklanmaya
yönelttiğini yemin ederek açıklayın. Sorumluluğu, utancı ve cezayı üstlenmesi
için onu bana teslim edin. O zaman geri kalanlarınız bundan sonra huzur içinde
yaşayacak."
İsyankâr tanrılar kendilerini
ayaklanmaya teşvik edenin Kingu olduğunu açıkladılar. Sonra onu bağlayarak
Marduk ve Ea'nın huzuruna çıkardılar.
Ea, Kingu'yu öldürdü, kan
damarlarını parçalara ayırdı ve onun kanından ilk insanları yaptı. Sonra Ea onlara, görevlerinin sadece tanrılara
hizmet etmek olduğunu anlattı.
Tanrılar, böylece huzurlu bir
hayat sürmek için özgür kalmışlardı. Ama önce Marduk'u onurlandırmak ve
kendilerini kurtarmasına teşekkür etmek için, yeryüzündeki evleri olan Babil’i kurmak
üzere iki yıl boyunca çalıştılar. Tapınak tamamlanınca tanrılar duvarların
arasında toplanıp olayı kutladılar. Sonra Marduk'un kaderi için iyi dileklerde
bulunup onu övdüler.
"Marduk tanrılar arasında en
üstün olsun ve onları yönetsin" diye bağırdılar, ''Yarattığı insan ırkına
çobanlık etsin. Onlar için ibadet ayinleri oluştursun: Kurban edilecek
yiyecekler, koklanarak tütsüler ve ezberlenecek kutsal sözcükler. Bütün
insanlar, günlerin sonu gelene dek Marduk'u övmeyi ve ona saygı göstermeyi
unutmasınlar. Tanrılarına hizmet etsinler ve beslesinler, tapınaklarına
kusursuz baksınlar. Ülkelerini kalkındırsınlar, türbelerini inşa etsinler ve
Ana Tannça'yı anımsasınlar”
Tanrılar, kutlamalarının sonunda,
görkemli başarıları ve işleri nedeniyle onurlandırmak için, ulu tanrı Marduk'un
sahip olduğu elli ad ve niteliği
ilan ettiler. Son olarak şöyle konuştular: "Önder ve çoban Marduk'u
sevindirsinler ki ülkeleri verimli, kendileri zengin olsun, Marduk'un emirleri
sabittir, söylediklerini hiçbir tanrı değiştiremez. Aklı çok, sevgisi engindir.
Ama Marduk kızınca, kimse gazabı önünde duramaz, Marduk'un emirleri, Tiamatı
yendiği ve sonsuza kadar sürecek krallığı elde ettiği için hem üstümüzdeki
göklerde hem de yeryüzünde her şeyden üstün olsun”
…… başlangıcı (-1-) …………….
Post a Comment