Japon dini: ŞİNTOİZM
Japon dini: ŞİNTOİZM
Japonya'nın
milli dinidir. Budizm'in ülkeye geldiğinden beri Buddha'nın yoluna karşılık
"İlahların yolu" yani şin -
to, adını almıştır. Bu dinin iki özelliği
vardır; bir taraftan, tipik bir milli dindir, diğer taraftan, doğaya tapınmak
dinde önemli bir rol oynamaktadır.
Sadece
Japonya'da ibadetlere katılan 119 milyon kişi vardır. Dünya'nın en eski
dinlerinden olan Şinto bir tür animizmdir. Kami
inancı içerir; kami "hayat için önemli olan, rüzgar, yağmur, ağaç, dağ,
ırmak ve bereket gibi anlayış ve şeylerin şeklini alan kutsal ruhlar"
olarak tercüme edilebilir. Bazı kamiler yerel olup sadece belirli bir yerin
ruhu veya koruyucusu iken bazıları büyük doğal oluşumları, nesneleri ve
işlemleri temsil ederler.
Şintoizm'in
milli bir din oluşu; yaratılış
mitolojisinden bellidir: kardeş olan gök babası ile yer anası ilk adaları
doğurmuşlardır. Anne, başka ilahlar doğurduktan sonra ateş ilahını doğururken
ölür ve yeraltı ülkesine gider. Onu takip eden gök ilahı onu bulamaz; yüzünü toz
ve topraktan yıkarken yeni ilahları yaratır; gözlerinden güneş ilahesi Amaterasu çıkar. Bu ilahe, bir mağaraya kaçıp
dünyayı karanlıklara batırdıktan sonra bir ayna kanalıyla yine göğe çekilir. Onun bir torunu Japonya kralı olur.
Eski
Şinto'da ilahlar (bu mitolojide belirtildiği gibi); insanlara benzeyip güçleri belli
sınırlarda olan varlıklar olarak tasavvur edilmişlerdir. Onlardan bir kısmı gökte,
bir kısmı yeryüzünde, ağaç, dağ ve başka yerlerde yaşamaktadır. Yer altındaki
bir ülkede kötü devlerle ölüler otururlar. Çeşitli efsanelerde bahsedilen, bir
bakışta kavranamayan ilahların çokluğu içinde (bazen onlara kısaca "8 milyon ilah" denilir) İmparatorun büyükannesi olan güneş ilahesi Amaterasu'ya bilhassa
hürmet gösterilmekte, doğan güneşe dua ile selam verilmektedir. Japonya’nın en
kutsal dağı olan Fujiyama'ya gidenler için
en mühim ve haşmetli an, yeni doğan güneşe tapınıştır. Amaterasu'nun sembolü
olan parlak bir ayna, her mabette
mevcuttur. Güneş yanında mukaddes dağ, ırmak ve ağaçlar, gök gürültüsü, rüzgâr
ve ateş ilahları ve daha birçok ruhani varlıklar memleketin her köşesini
doldurmaktadır; yemek veren pirinç ilahı, genel olarak koruyucu bir ilah haline
gelmiştir. Her meslek grubunun ilahları vardır, kazan ve tava, kalem, iğne,
hemen her şey bir ilaha bağlıdır.
Çin
dininin etkisiyle, atalara tapınmak daha fazla öne çıkmıştır; atalara da bağışlarda
bulunulmuştur. Bazı insanlar da, bilhassa zaten ilahların oğlu olan imparator
ile yüksek rütbeli memur ve askerler ilah mertebesine çıkabilmişlerdir; mesela
ilim ve yazı sanatının ilahı, 874 - 903'te
yaşayan bir edebiyatçı MİCHİZANE
dir. Bu ilahlar şerefine düzenlenen törenlere bütün millet iştirak etmektedir.
İlahlar
bir taraftan muhtelif resimlerle temsil edilmişlerdir, diğer taraftan bu
resimlerden daha kıymetli birer timsalleri vardır ki, halka gösterilmeyip mabetlerin
gizli bölümlerinde saklanılmaktadır. İki kutu içinde muhafaza edilen bu
timsaller, bir ayna, bir kılıç veya başka resmi bir maddedir.
İbadet, hemen her yerde mümkündür ama ibadet genellikle miya veya jinya denilen, büyük bir dua salonu ile bir
Kudüs-ül akdesi (kutsal iç mabedi)
olan mabetlerde yapılmaktadır.
İlahların
evleri olarak düşünülen bu mabedlerden bütün Japonya'da 100.000'den fazla olduğu
tahmin edilmektedir. İbadet, dua ve kurbandan -bilhassa yemek kurbanlarından-
ibarettir (günümüzde kurbandan vaz geçilmiştir). Her insan dualarında kendi
isteklerini ifade edebilirse de, ibadetin gerçek merkezi, kâhinlerin resmi
dualarıdır.
Kâhinler
evlidirler; eski zamanlarda, asil ailelere mensup kadınlar da, kâhin görevi
yapmışlardır görmüşlerdir. Mabede yaklaşmak isteyen, ancak tam temizlenmiş olmak
şartıyla içeri girmeye izin alabilir. Temiz olmamak en büyük günahtır; ahlaki
bir günah anlamı bunun yanında büyük bir yer tutmamaktadır. Başka dinlerde pek güçlü
olan ahlak felsefesi Şintoizm'de bulunmamaktadır,
bununla beraber Şintoizm ahlaksızdır denilemez; insanları hem dış, hem de iç
temizliğine kavuşturacak şekilde terbiye eder.
18.
asırda, birkaç bilgin, gittikçe artan
yabancı etkiler karşısında eşit ve hatta üstün bir mevki alsın diye yerli dini genişletip
revize etmişlerdir. Şintoizm'in doktrinleri bile, o ilahiyatçılara göre ilahi
bir vahyin meyvesidir. Sayısız tabularla kutsanan imparator (Mikado, Tenno) asırlarca
hükümete hemen hiçbir etki etmeden Kyota'da oturduktan sonra 1868 senesinde hakiki hükümdarlık etmeye
başlamış ve Şinto'nun milletin dini
olduğunu ilan etmiştir. Fakat 1889 yılında
din hürriyeti tekrar ilan edilmiştir.
Cenaze
törenlerini Budist rahipler yönetirler. Bu nedenle Japonlar; “Biz Şintoist
doğar, Budist olarak ölürüz” şeklide kabul ederler.
Şimdi
halkın % 30'nun Şinto dinine mensup olduğu söylenebilir; fakat halkta Şinto ile
Budizm arasındaki sınır pek değişkendir.
Notlar:
- Sugawara no Michizane, Heian dönemi Japon bilgin, şair ve
siyasetçi. Özellikle mükemmel bir Kanshi şairi olarak kabul edilir ve günümüzde
Şintoizm'de öğrenmenin tanrısı Tenman-Tenjin olarak kabul edilir.
Kitapları:
Nihon Sandai Jitsuroku, Poesie scelte
- Kudüs-ül akdes: mabedin en kutsal bölümü (holy of holies), iç mabed.
Kaynaklar:
- - Annamarie Schimmel
- - Diğer İnternet kaynakları
Post a Comment