Header Ads

Mezopotamya ve Sabiilerde gökyüzüne yükselme -miraç

Mezopotamya ve Sabiilerde gökyüzüne yükselme -miraç


Eski Mezopotamya geleneğinde, yeryüzünde herhangi bir göreve atanmanın tanrısal âlemde yapılan tanrılar meclisinde olabileceği inancı hâkimdi. Gerek krallar ve vezirler bu görevlerine atanırken, gerekse ikinci dereceden tanrılar tanrılık görevlerine tayin edilirken bunlar, yüce tanrıların bulunduğu ilâhî semalara yükseltilirler. Onlar orada, en üstün Tanrı'nın başkanlığında toplanan tanrılar meclisine kabul edilir ve o mecliste yeni görevlerine atanırlardı. Eski Mezopotamya geleneğinde mevcut olan bu tasavvuru çeşitli dokümanlarda bulmak mümkündür. Örneğin bir metne göre Sippar kralı Enmeduranki, krallık görevine atanmak üzere Tanrı Şamaş tarafından ilâhî âlemdeki tanrılar meclisine çağrılır. Enmeduranki tanrıların huzurunda Şamaş ve Adad tarafından büyük bir altın tahta oturtulur, takdis edilir ve kendisine sırlar ve hikmetler öğretilir. Ayrıca tanrılar Enmeduranki'ye kendileri tarafından yazılan tabletleri ve içerisinde yeryüzü ve gökyüzünün sırlarını bulunduran bir çanta verirler. Bundan başka ona krallığının göstergesi olarak bir asa da verilir.

Bir başka Mezopotamya kralı Nabunaid (son Babil kralı) ise Tanrı Ilteri tarafından gerçekleştirilen bir vizyonla tanrısal âleme çıkar ve orada çeşitli sırlar ve hikmetleri müşahede eder.

Son bir örnek olarak, Babil kralı Hammurabi meşhur hukuk kitabını, krallığa atanmak üzere yükseldiği tanrılar âleminde Tanrı Şamaş'tan alır. Burada Hammurabi'nin hukuki emirlerden ibaret olan kitabı tanrısal âlemden getirdiği fikri ile çeşitli Yahudi literatüründe mevcut olan Musa'nın on emri içeren kutsal tabletleri semavî âlemden getirdiği düşüncesi arasındaki benzerlik dikkat çekicidir.

Eski Mezopotamya'ya ait metinlerde (Sümerce ve Akadca kitabelerde) Mezopotamya krallarından "gönderilen kişi" olarak bahsedilir. Bu lakap onların Tanrı tarafından gönderildiği ya da görevlendirildiği inancıyla uyum içerisindedir. Krallar için kullanılan bu lakabı yukarıda verdiğimiz örnekler ışığında düşündüğümüzde, kralların tanrısal âleme yükselip orada göreve atandıktan ve bazı kutsal öğreti, sır ve hikmetleri aldıktan sonra, bu misyonlarını yerine getirmek üzere yeryüzüne gönderildikleri anlaşılmaktadır.

Başta G. Widengren olmak üzere bazı araştırıcılar Eski Mezopotamya geleneğinde mevcut olan bu yükseliş tasavvurunun sonradan Yahudi, Hıristiyan ve diğer bazı kültürlerdeki miraç tasavvurlarım etkilediği görüşündedir.

Sümer mitolojisinde tanrı Enki’nin himaye ettiği kahraman Adapa’nın (İlk yaratılan insan) denizde balık tutarken kayığını alabora eden güney rüzgârına öfkelenerek onun kanatlarını kırdığı için, cezalandırmak üzere göklerin tanrısı An’ın huzuruna (gökyüzüne) götürüldüğü anlatılır. Hikâyede anlatıldığına göre An cüretkâr Adapa’ yı öldürmek istiyor fakat Dumuzi ve Ningişzida’nın şefaatleriyle merhamete geliyor; Adapa’ya ebedi hayat veren ekmekle sudan veriyor. Bu suretle onu ebedileştirmek istiyor. Fakat daha önce hamisi olan Enki’nin bir şey yememesi yolundaki ikazını hatırlayan Adapa, içeriğini bilmediği bu ekmekle suyu yemekten çekiniyor, bu sebeple de hem kendisi, hem de bütün insan nesli ebedi hayattan mahrum kalıyor.



Sâbiîlik
Gnostik din anlayışının tipik bir örneğini oluşturan Sâbiîlikte üç çeşit yeryüzünden semavî âlemlere doğru yükseliş tasavvuru bulunmaktadır. Bunlardan ilk ikisi yeryüzü yaşantısı sona erdiğinde beden ve yeryüzü hapishanesinden kurtularak asıl vatanı olan ışık âlemine çıkan ruh ve ruhlara yeryüzünde ilâhî mesajı iletip onlara kılavuzluk yapmak amacıyla yeryüzüne özel olarak indirilen ve sonra tekrar asıl vatanına yükselen kurtarıcı (redeemer ya da mürşit) ile ilgilidir. Başta da değindiğimiz gibi bu iki yükseliş tasavvuru miraç motifi ile ilgili değildir. Öte yandan Sâbiî geleneğinde mevcut olan üçüncü tür yükseliş tasavvuru bir miraç örneğini sergilemektedir. Bu Ginza'da yer alan Dinanukht'un yükselişi ya da miracı tasavvurudur.

Sâbiîlerin en önemli kutsal kitabı olan Ginza'nm altıncı bölümü "Dinanukht'un Kitabı" başlığım taşır. Bu bölümün ana konusu Dinanukht'un ilâhî âlemlere yaptığı seyahatiyle ilgilidir. İsmi, sözlük anlamı itibarıyla "din doğrultusunda konuşan" anlamına gelen Dinanukht, mitolojik bir şahsiyettir.
Dinanukht sulak bir yerde oturmuş kendi kendisine düşünürken bir başka mitolojik figür olan Disai gelir ve ona Hayat (Tanrı), doğruluk, ışık, aydınlık, gerçek, yanlış, karanlık ve yıkımın mevcudiyetinden bahseder. Bunun üzerine Sâbiî doktriniyle yakından ilgili bütün bu hayati kavramlar konusunda Dinanukht'un zihninde çeşitli sorular oluşur. Sonunda o uykuya dalar. Kendisine ilâhî elçi Din Milik Uthra gelerek onu alır ve fizikötesi âlemlere doğru ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Dinanukht rüzgârlar, fırtınalar ve merdivenlerle semavî âlemlere taşınır. Din Milik Uthra onu öncelikle yedi gezegenden geçirir. Yedi gezegeni geçtikten sonra Dinanukht ilâhî ışık âlemine ulaşır; burada ışık âleminde ikamet eden ruhları, geçmiş ve gelecek nesilleri ve ışık âlemindeki türlü nimetleri görür. O, ayrıca yeryüzünden nihai kurtuluşunda, burada kavuşacağı kendi mekânını da görme ve öğrenme fırsatı bulur. Bundan başka Dinanukht yeryüzündeyken zihnini meşgul eden hayat, gerçek bilgi, iyilik, ışık, kötülük ve karanlıkla ilgili bütün sorunlarını çözme ve problemlerine cevap bulma imkânını elde eder. Hayat, yani yüce Tanrı ve gerçek bilgi ile ilgili hakikati öğrenir.

Bütün bunlardan sonra o, tekrar yeryüzüne dönmek ve burada görüp öğrendiği ve aldığı ilahi mesajı ve öğretileri insanlara tebliğ etmekle görevlendirilir. Dinanukht ilk anda buna razı olmaz ve o "bu âlemde toz yemeyi yeryüzüne dönmeye tercih ederim" diyerek orada kalmak ister. Ancak ilâhî elçi onun yeryüzüne inmesi, orada hayatının sonuna kadar ilâhî mesajı insanlara tebliğ edip öğretmesi gereği üzerinde ısrar eder. Ayrıca ilâhî elçi ona, yeryüzündeki hayatını tamamladığında tekrar bu âleme döneceği müjdesini de verir.

Bunun üzerine Dinanukht tekrar yeryüzüne döner. Bu vizyonu tamamlayıp gözlerini açtığında başucunda dost ve akrabalarının öldü sanarak kendisi için ağlamakta olduklarını görür. Sonra o, ayağa kalkarak miraçta almış olduğu ilâhî mesajlar doğrultusunda insanları doğruya yönlendirmeye çalışır.

Ginza'daki bu bölüme göre Dinanukht yeryüzündeki hayatını tamamladığında onun ruhu ölü bedeninden ve yeryüzünden ayrılarak önceden miraç tecrübesi esnasında görmüş olduğu ışık âlemindeki mekânına tekrar yükselir. Ancak bu kez orada sürekli kalacaktır.


  
Bazı Kaynaklar:
- Bazı ikinci dereceden Mezopotamya tanrılarının, tanrılar meclisine çıkması ve o mecliste yüce Tanrı tarafından göreve atanmaları ile ilgili örnek için bkz. Widengren, The Ascension, s.17-18.

- Widengren, The Ascension, ss.7-8. M. Eliade, İslam, Yahudilik, Gnostik dinler ve diğer çeşitli geleneklerde yer alan yükseliş (miraç) motifinin kaynağının Knmeduranki ile ilgili bu Eski Mezopotamya geleneği olduğunu iddia eder. Bkn. Eliade, A History of Religion Idea, c.3, S.70.

- Drower-Macuch, A Mandaic Dictionary, s.108. Ayrıca bkn. Buckley,

- Bu yedi gezegen Sâbiî inancına göre yeryüzünü çepeçevre kuşatmış durumda olan ve yeryüzünden ruhların ayrılmalarını engellemeye çalışan kötü gözetleme istasyonlarıdır. Bkn. Rudolph, K., Mandaeism, Leiden (1978), s.15.


Blog'daki ilgili yazılar:

Şaman'ın alemler arası yolculuğu - Axis Mundi -miraç

https://fethidemir.blogspot.com/2019/01/samann-alemler-aras-yolculugu-axis-mundi.html

Gizemli Sabii kitabı Ginza, DİNANUKHT bölümü -miraç

Pavlos’un on kat semaya seyahati -miraç
https://fethidemir.blogspot.com/2019/07/pavlosun-on-kat-semaya-seyahati-mirac.html

Mitrazim ve Zerdüşt’te göğe yükseliş -miraç

Hint geleneğinde gökyüzüne yükseliş -miraç
https://fethidemir.blogspot.com/2019/07/hint-geleneginde-gokyuzune-yukselis.html


Sümer – Mısır bağlantısı

Sümer – Mısır bağlantısı Gebel el-Arak hançeri Paris’teki Louvre müzesi, 1916 yılında Hamamat vadisinin batısındaki Gebel el-Arak köyünde...

Tema resimleri 4x6 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.