Hitit’te İnanna-İştar değişimi ve diğer Tanrıçalar
Hitit’te İnanna-İştar değişimi ve diğer Tanrıçalar
Arinna’nın
Güneş Tanrıçası: Hepat ve İştar’ın Gölgesinde Kalan Bir Tanrıça
I.
Hattušili’nin altı yılı kapsayan yıllıklarında Kuzey Suriye’ye ait farklı bir
panteonun izlerini buluruz. Fırat yakınlarındaki Haššuwa’nın işgalinden sonra
I. Hattušili Hattuša’ya Halpa (bugünkü Halep)’nın Fırtına Tanrısı, tanrıça Allatum ve Allatum’un kızı Hepat gibi Hurrili birçok tanrı ve
tanrıçayı taşır.
Ancak Hurri
kültür istilası aslında M.Ö. 15. yüzyılda Hitit hanedan listesinde II.
Tuthaliya’nın eşi olarak gösterilen Hurrili kraliçe Nikalmati’nin aracılığıyla
başlar. Zamanla bu yabancı panteonla Hitit panteonu uyum gösterir. Örneğin I.
Šuppiluliuma Dönemi’ne ait antlaşma metinlerinde verilen tanrı listelerinde
Hurrili ve Hurrilerin benimsendiği Mezopotamyalı tanrıçaların devlet kültüne
yerleşmiş oldukları görülür. Mezopotamya kökenli İştar ve Suriye’de Hepat’ın annesi olarak tapınım gören yeraltı tanrıçası
Allatum panteonda saygı görmeye başlamış, hatta Allatum Hatti döneminin erkek
karakterli yeraltı tanrıçası Lelwani
ile özdeş tutulmuştur. Hepat ise bu antlaşma metinlerinden birinde Kummani ve
Uda’nın tanrıçası olarak belirtilmesine rağmen henüz çok fazla önemsenmediği
açıktır. Ayrıca Muwatalli Dönemi’ne gelindiğinde Kargamış’ın yerel tanrıçası
Kubaba’nın da Hattuša’da bir külte sahip olduğu görülmektedir.
Hurri
bölgesinin tanrı ve tanrıçalarının en çok etkin olduğu dönem III. Hattušili-
Puduhepa kral çiftinin tahtta olduğu dönemdir. Kraliçe Puduhepa Lawazantiya
şehrinin başrahibinin kızıdır. Lawazantiya
şehri Kizzuwatna’da Hurrilerin yoğunlukta olduğu bölgededir ve dini ayinler bu şehirde
gerçekleştirmektedir.
Ünlü Kadeş Savaşı için çıktığı seferden dönen
III. Hattušili (o dönemde henüz bir
prenstir), Kizzuwatna’daki koruyucu tanrıçası İştar’a verdiği kurban sözünü
gerçekleştirebilmek için Lawazantiya’ya uğrar. Orada “tanrıçanın isteği ile”,
Lawazantiya kentinin İştar (Hurrice adı
Šaušga)’ının başrahibi Bentipšarri’nin kızı Puduhepa ile evlenir ve kendi deyimiyle “tanrıça onlara karı-koca
aşkı” bahşeder. Buradan çıkartılan sonuç III. Hattušili’nin Puduhepa ile özgür iadesiyle
evlenmediğidir; tanrıça İştar ona rüyasında görünüp bu evliliği şart koşmuştur.
III. Hattušili bu sırada yalnızca bir prenstir ve Kummani’nin rahip ailesinden
bir kızla evlenmiştir. Daha sonra III. Hattušili tahtı yeğeni Urhi-Tešup’tan
gasp edip kral olduğunda Hitit dini için yeni bir dönem başlamıştır. Hem kral
hem de kralın yeni evlenmiş olduğu kraliçe geçmişlerinde tapınağa bağlı bir
yaşam sürmüş kişilerdir. III. Hattušili’nin babası II. Muršili oğlunu sağlığı
iyi olmadığı için rahip olarak tapınak hizmetine vermiştir. Bu tapınak, II.
Muršili döneminde önem kazanmış olan Šamuha kentinin tanrıçası İştar’ın
tapınağıdır. Bu tanrıçanın rahibi olarak yetişen III. Hattušili hayatının her
döneminde tanrıçayı koruyucu tanrısı olarak görmüştür.
III. Hattušili’nin Puduhepa ile evlenmesiyle Lawazantiya
kentinin İştar’ının önemi artmıştır. Yalnızca İştar değil onunla birlikte
Hurrili tanrı çifti Tešup ve Hepat
da devlet kültünde yüceltilmişlerdir. Tešup, Hatti’nin Fırtına Tanrısı ile
Hepat ise Arinna’nın Güneş Tanrıçası ile özdeşleştirilmeye çalışılmıştır. Konuyla
ilgisinden dolayı Arinna’nın Güneş Tanrıçası’nın Hepat ile eş değer
tutulmasından ayrıca söz edeceğiz. Ancak önce İştar konusunu açıklayarak onun
Hitit dünyasındaki yeri ve Arinna’nın Güneş Tanrıçası ile özdeşleştirilmesinin nedeni
araştırılacaktır.
Eski
Mezopotamya kökenli İştar’ın Hurrice adı Šaušga’dır ve önemli kült merkezi
Hurri nüfusunun yoğunlukta olduğu Yukarı Mezopotamya bölgesindeki Ninive
şehridir. Hitit İmparatorluk Dönemi’nde Tešup’un kardeşi olarak, Tešup ve Hepat
ile bir üçlü oluşturur. Anadolu içindeki iki önemli kült merkezi yukarda da
belirttiğimiz gibi Lawazantiya ve Šamuha’dır. Bu iki şehir kısmen de olsa Hurri
bölgesinde yer almaktadırlar. H. G. Güterbock’un belirttiğine göre Babilce
“İştar” ideogramı yerel tanrıçaların pek çoğu için kullanılmakta ya da yerel
İştar’lar için doğrudan bu tanrıçanın adı kullanılmaktadır; ancak ideogram
olarak kullanıldığında adı geçen tanrıçanın kendi ismi yerel Anadolu
dillerinden birinde ifade ediliyor olmalıdır.
İştar Eski
Mezopotamya’da aşk ve savaş tanrıçası olarak bilinse de III. Hattušili ve
Puduhepa dönemi ile birlikte tanrıçanın daha çok savaşçı karakterinin ön plana
çıkartıldığını görmekteyiz. Hurri panteonunda yer almasıyla birlikte İştar’ın
özellikleri bir takım değişikliklere uğramış olmalıdır. M. Darga, İştar
işaretiyle temsil edilen bu tanrıçanın aslında Eski Mezopotamya İştar’ından çok
farklı olduğunu, Hurriler tarafından Anadolu’ya getirildikten sonra yerel bir
tanrıçaya dönüştürüldüğünü ve Hurrili
Šaušga olarak adlandırılan bu tanrıçanın aşk tanrıçası olmadığını savaş
tanrıçası olduğunu ifade etmektedir. Esasen kral ve kraliçenin tanrıçalarının
her ikisi de savaşçı karakterdedir. III. Hattušili’nin (koruyucu) tanrıçası Šamuha - İştar’ının ikonografisi, silah
taşıyan kanatlı bir tanrıça şeklindedir. Lawazantiya kentinin İştar’ı ise
yalnızca savaşçı değildi aynı zamanda erkek giysileri giyiyordu. Ancak tanrıça
erkek gibi giyinmekle cinsiyet değiştirmez, yalnızca erkek görüntüsüne bürünür;
yani “bu tanrıça çift cinsiyetlidir” diyemeyiz. Lawazantiya kentinin İştar’ının
kutsal hayvanı aslan, silahı topuzdur. M. Darga, Lawazantiya kentinin İştar’ı
ile Tanrıça Hepat’ın aynı tipte olduğunu
bildirmektedir. Bu durumda ikisi bir biriyle özdeş midir? Hurri İştar’ının Eski
Mezopotamya İştar’ından çok farklı olduğunu daha önce belirtmiştik. İştar’ın
Hepat ile özdeşliği söz konusu edildiği takdirde Arinna’nın Güneş Tanrıçası ile
de özdeşliği söz konusu edilmelidir. Çünkü aşağıda ele alacağımız üzere,
Kraliçe Puduhepa bir duasında
Hepat’ın Arinna’nın Güneş Tanrıçası ile aynı tanrıça olduğunu açıkça iddia
eder. Ancak ikincisi ne kadar şüpheli bir özdeşlikse ilki de o kadar şüpheli görünmektedir.
İmparatorluk
Dönemi’nde görülen kültüyle Güneş Tanrıçası, İştar’a hemen hemen hiç benzemez.
Çünkü İştar hem aşk tanrıçasıdır hem de savaş tanrıçasıdır. Savaşçı
karakterinin ön planda tutulduğu göz önünde bulundurulursa belki Güneş
Tanrıçası ile arasında bir bağ kurulabilir. Çünkü Arinna’nın Güneş Tanrıçası
savaşlarda Hitit ordusuna destek veren tanrıların en başında yer alıyordu.
Ancak konumunun savaşçı değil “savaşa yardımcı”
olduğunu düşündüğümüzde özdeşleştirme tartışmalı olacaktır. Bununla birlikte
İştar’ın adının anlamı, Arinna’nın Güneş Tanrıçası ile özdeşliği konusunda bir
fırsat vermektedir; çünkü bu tanrıçanın adı “yıldız” anlamına gelmektedir. Arinna’nın Güneş Tanrıçası’nın aynı
zamanda bir Yeraltı Tanrıçası’dır. Arinna’nın Güneş Tanrıçası’na adanan
kurbanlarda kurban hayvanı kesildikten sonra yenilebilen kısmı gündüz güneşine,
geriye kalan kanlı kürkü ise gecenin yıldızına adanır. Bu durumda İştar’ı
Arinna’nın Güneş Tanrıçası’nın karanlık yüzü olarak değerlendirmek mümkündür.
Aynı zamanda İştar pek çok tasvirinde yeraltı karakterli olarak çıkar
karşımıza. Eski Mezopotamya kökenli mitolojik bir öyküde, “İştar’ın Cehenneme
İnişi” öyküsünde İştar ablası Ereşkigal’i ziyaret etmek için yeraltına iner ki,
aslında Ereşkigal İştar’ın gece görüntüsünden başka bir şey değildir (KINAL, F:
1967). Tıpkı Arinna’nın Güneş Tanrıçası gibi güneşin batıp yeraltına inmesiyle
birlikte biçim hatta isim değiştirmiştir. “İştar’ın Cehenneme İnişi”
metinlerinden birinde İştar’ın kanatlı olduğu görülmektedir ve hatta o bazı
metinlerde kuşa benzemektedir. Arinna’nın Güneş Tanrıçası’nın isminin Nerik’in
Fırtına Tanrısı’na yapılan bir duada tanrıça Ereşkigal ile dönüşümlü olarak yer
aldığını da göz ardı etmemeliyiz.
Kraliçe Puduhepa ile birlikte devlet panteonunda en
yükseğe getirilen tanrıça ise hiç şüphesiz Hurri Bölgesi’nin baş tanrıçası olan
Hepat’tır. Puduhepa için Hepat’ın ne
kadar önemli bir tanrıça olduğu kendi isminden de anlaşılmaktadır; ismi Hurrice
teofor bir isimdir: pudu- anlamı henüz bilinmeyen Hurrice bir fiil
köküdür, hepa- eki isi Hepat’tan türetilmiştir (DARGA, M. 1974: 941). III.
Hattušili ve Puduhepa döneminde tanrıça Hepat, Hitit ordularının ve devlet
politikasının başı oldu ve Arinna’nın Güneş Tanrıçası ile bir tutuldu. Bu
durumu Puduhepa’nın bir duasından anlıyoruz. Bu duada Puduhepa şöyle
demektedir:
“Arinna’nın
Güneş Tanrıçası, sahibem, sen bütün ülkelerin kraliçesisin.
Sen kendine Hatti Ülkesi’nde Arinna kentinin Güneş
Tanrıçası adını taktın.
Ayrıca
sedir ülkesi yaptığın (ülkede) kendine Hepat adını koydun…”.
Puduhepa
kendi halkının önde gelen tanrıçası Hepat’ı Arinna’nın Güneş Tanrıçası’nın
yerine koyarak onu, Hitit devlet kültünde en üst konuma yerleştirmişti. Böylece
Arinna’nın Güneş Tanrıçası’nı da ikinci plana atmamış oluyordu. Puduhepa’nın
bir kraliçe olarak konumu düşünüldüğü zaman tanrıçalara verilen bu önem daha
iyi anlaşılacaktır.
Puduhepa
siyasal yaşamda hiçbir Hitit kraliçesi ile karşılaştırılamayacak kadar etkin
bir rol üstlenmiştir.
Kraliçe
Puduhepa’nın öncülük ettiği tanrıçaları özdeşleştirme icraatına en güzel örnek Yazılıkaya açık hava tapınağıdır.
Yazılıkaya Boğazköy’e çok uzak olmayan doğal bir kaya oluşumudur. İmparatorluk
Dönemi’nde kayaların üzerine Hitit panteonunun aldığı son durumu açıkça gözler
önüne seren bir tanrılar alayı işlenmiştir. Burada kadın tanrıların başını
çeken Hepat kutsal hayvanı aslanın üzerinde tasvir edilmiştir. Ancak H. G.
Güterbock iki tanrıça arasında temelde hiçbir benzerlik olmadığına ve bu
özdeşleştirmenin tamamen zorlama olduğuna dikkat çeker. Arinna kentinin Güneş
Tanrıçası tam anlamıyla bir güneş tanrıçasıdır. Arinna’nın Güneş Tanrıçasının
kültünde –var oldukları metinlerde de ifade edilen- güneş kursları onun
karakteri hakkında şüpheye yer bırakmaz. Ayrıca Güneş Tanrıçası güneşin
özellikleriyle uyumlu olarak adaletin de koruyucusudur; çünkü güneş ışığı ayrım
gözetmeksizin her yere ulaşır ve günlük seyrinde ışıklarını herkese eşit ölçüde
dağıtarak, herkesin işlerini tarafsızlıkla kontrol eder.
Oysa Hepat’ın
bir güneş tanrıçası karakteri taşıdığına dair hiçbir iz yoktur; daha çok “ana”
karakteri taşır. Arinna’nın Güneş Tanrıçası’na da çoğu zaman “Ana” diye hitap edilmesine
rağmen Hepat’ın “Ana” karakteri daha ön plandadır. Hatta hizmetkârları Hutenna ve Hutellura ile beraber doğuma yardım eden ritüellerde karşımıza
çıkmaktadır. Bunlar kader tanrıçaları olarak da bilinirler ve isimleri hute-
“yazmak” fiilinden türetilmiştir; doğumda hemşire olarak görev almaları
mitolojiye insanın yaratılışında görev almaları olarak uyarlanmıştır.
Aslında Hitit
panteonunda, Hepat ve hizmetkârlarıyla uyumlu ve benzer başka tanrıçalar
vardır. Anadolu’da “Ana Tanrıça” olarak anılan daha pek çok tanrıçanın kültü
yer almaktaydı; bunlardan biriyle eşitlenmesi makulken Arinna’nın Güneş
Tanrıçası ile bir tutulmasının politik nedenlerden kaynaklı olduğu şüphe
götürmez. Örneğin Hatti kökenli Amamma
ve Hannahanna: her ikisinin de ismi iterierte
formdadır, yani Hititçede “Anne” anlamına gelen kelime yinelenmektedir. Bu
durumda anlam, annenin annesi ya da büyükanne olmaktadır ki, iki tanrıça da
kült bekçiliğini yapan rahiplerce “Tanrıların annesi” adı altında anılırlar ve
Ištuštaya ve Papaya isimli iki Hattili kader tanrıçası da onlarla bağlantılı
olarak ortaya çıkar. Karakteristik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda bu
tanrıçaları Hepat ve yardımcıları ile denk tutmak herhalde yanlış olmayacaktır.
Hepat’ın Arinna’nın Güneş Tanrıçası’ndan çok farklı olduğu açıktır. Tek
benzerlikleri ikonografide her ikisinin de aslanla temsil edilmeleridir.
Hepat’ın
sonraki tarihi dönemlerde başka kültürlerde ortaya çıkan yansımaları da “Ana”
kimliği çerçevesinde olmuştur. M. Ö. 1. Binyılda hiyeroglif yazıtlarda DHa-pa-tu,
DHe-ba-tu ve DHi-pa-tu şekillerinde karşımıza çıkar. Lykçe yazıtlarda ise
Hepat, hba-eni olarak ifade edilmektedir ki anlamı “Heba Ana”dır; yine
Hellas’ın mistik dindarlarından Orfeusçuların dualarında Hipta ismi Dyonisos’un
ebesi olarak geçmektedir; hatta Heba/Hepat isminin Sami dillerdeki karşılığının
Tevrat’ın Genesis bölümündeki Havva/Eva olduğu öne sürülmektedir. M. DARGA,
Hepat’ın Eski Yunan ve Roma dünyasında tam bir karşılığı olmamasına rağmen Hera
ve Athena kombinasyonunu temsil edebileceğini söylemektedir.
Arinna’nın Güneş Tanrıçası, Hitit Tarihi boyunca devletin ve ülkenin baş tanrıçası olsa da imparatorluğun sonlarına doğru başka tanrıçalarla bir tutulmuş ve hatta konumu onlar tarafından işgal edilmiştir. Esasen birbirleriyle eşitlenmek istenen tanrı ve tanrıçaların karakterlerinde benzer yanlar olmakla birlikte bazen bu eşitlenme tamamen zorlama olabilmektedir. Özellikle Arinna’nın Güneş Tanrıçası ve Hepat’ın birbiriyle eşitlenmek istenmesine rağmen farklı oldukları anlaşılmaktadır. Ortak yanları her ikisinin de çağdaş olan iki ayrı topluluğun baş tanrıçaları olmalarıdır. Baş tanrıça olarak devletin, orduların, adaletin ve toplumun hâkimi aynı zamanda himaye edenidirler. Buradan yola çıkarak hem “savaşçı” hem de “ana” özellikleri taşırlar. Çünkü dâhil edildikleri devleti ve toplumu korumak ve onlar için savaşmakla yükümlü bir kimliğe bürünmüşlerdir.
Post a Comment