Header Ads

Sümerce orijinal dilinde yaratılış tableti - 2

Sümerce orijinal dilinde yaratılış tableti - 2


Sümerce neye benzer diye konuya ilgili amatörlerin büyük meraklarından birisidir. Aşağıda bir tabletin Sümercesi, İngilizce bazı yorum ve notlar, sonra da cümlenin Türkçe’sini içeren TABLET çevirisi var.

Meraklısına kolay gelsin.




142. […] X […]
143. [… duttu] munus NI-buluĝ3 X X […]
[…] NI-buluĝ3 kadın duttu X X […]
144. […] X X […]
145. […] X X X A NA X […]
146. […] X X X šag4
?-za […]
147. [ukuš2 sur-ra-X] de6-um
[sulu hıyarları] getir
148. /ĝišur\ [gu ul-ul]-ba de6-um
sapında tatlılışan elmaları getir
149. ĝišĝeštin ga-ra-an-ba de6-um
üzüm salkımlarını getir
150. e2
?-a saman2-ĝu10 e2-dab5
evde yularımı tutacaksın
151. den-ki-ke4 saman2-ĝu10 e2-bi2-in-dab5
den-ki, yularımı tutacaksın"
152. 2-kam-ma a si-si-da-ni
2.ci kez su boşaltınca
153. eg2 a bi2-in-si
su setine su doldu
('2-kam-ma' > '2.ci kez, tekrar'. Burada den-ki 2.ci kez setleri, kanalları, arazileri suyla doldurur.
1.ci kez setlerinin, kanalların, arazilerin suyla dolması nerede anlatıldı. Su setinin(eg2) yapımı 65.ci dizede belirtilmişti. Ondan sonra da den-ki’nin tanrıçaları sulaması anlatılır.
Kısaca 1.ci kez sulama setinin, kanalların, arazilerin suyla dolması Enkinin cinsel ilişkisi ve tanrıçaların doğması şeklinde anlatılırken, 2.ci kez dolması bitkilerin yetişmesi şeklinde anlatılır.
Sümerlilerin bitkilerin yetişip, yerden çıkmasını, insanların doğmasına benzettiğini unutmayın.
Bu parça sudan yaratış öyküsüdür. Su; insanı, kentleri, bitkileri, tanrıları yaratıyor. Her yaratılışta suyun işlevi farklıdır ama Sümerliler söz sanatıyla birmiş gibi anlatıyor. Yaratılıştaki başka benzetmelerdede bu görülür.
Sulama tarımı sayesinde Sümerliler yaşamalarını sağlayan bitkilerini yetiştirir ve çoğalırlar. Çoğalan Sümerliler yeni kentler kurar, herbir kentin kuruluşuyla yeni bir tanrı doğar.)
154. pa5 a bi2-in-si
kanallara su doldu
155. kislaa bi2-in-si
nadas alanlarını su doldu
156. nu-ĝiškiri6 saar?-ra ul2-a-na bi2-[…]
bahçıvan toprakta neşeyle bi2-[…]
157. gu2-ni gu2-da im-ši-in-la2-[e-de3]
ona sarıldı
158. a-ba-me-en ĝiškiri6 […]
"kimsin, bahçe […]
159. den-ki-ke4 nu-ĝiškiri6-[…]
den-ki bahçeci-[…]
4 dize kayıp
164. [ukuš2 sur-ra-na] im-ma-/na\-[an-de6]
ona sulu hıyarlarını getirdi
165. ĝišur gu ul-ul-ba im-ma-na-an-de6
ona dalında tatlılaşan elmaları getirdi
166. ĝišĝeštin ga-ra-an-ba im-ma-na-an-de6 ur2-ra-ni bi2-in-si-si
ona üzüm salkımlarını getirdi, onun kucağını doldurdu
167. den-ki-ke4 igi-ni im-ma-an-sig7-sig7 ĝidru šu bi2-in-du8
den-ki’nin yüzü canlandı, asasını kavradı
168. den-ki-ke4 duttu-ra ĝiri3 im-ma-an-gub
den-ki duttu için yola koyuldu
169. e2-na al-dub2-dub2-e ĝal2-u3 [ĝal2-u3]
evini tıklattı: "aç, aç"
170. a-ba-me-en za-e-me-en
"kimsin sen"
171. ĝe26-e nu-ĝiškiri6 ukuš2 ĝišur [ĝišĝeštin] e2-am3-še3 ga-mu-ra-ab-šum2
"ben bahçeci. izninle sana salatalık, elma ve üzüm vereceğim"
172. duttu šag4 ul2-la-ni-ta e2-e ĝal2 ba-an-taka4
duttu neşelenen yüreğiyle evi açtı
173. den-ki-ke4 duttu-ra munus NI-buluĝ3
den-ki NI-buluĝ3 kadın duttu’ya
174. ukuš2 sur-ra-na ba-na-ab-šum2-mu
sulu salatalıklarını verdi
175. ĝišur gu ul-ul-ba ba-na-ab-šum2-mu
dalında tatlılaşan elmalarını verdi
176. ĝišĝeštin ga-ra-an-ba ba-na-ab-šum2-mu
üzüm salkımlarını verdi
177. {(1 line not in the ms. from Nibru:) kaš giba-an gu-la im-ma-ab-[…]}
{büyük giba-an ölçeğiyle bira im-ma-ab-[…]}
178. duttu munus NI-buluĝ3 gabu2 mu-na-ab-sig10-ge šu mu-na-sag3-ge
NI-buluĝ3 kadın duttu gabu2 mu-na-ab-sig10-ge onun için ellerini çırptı
179. den-ki-ke4 duttu-ra ul im-ma-ni-in-ti
den-ki duttu’yu eğlendirdi
180. gaba šu im-mi-in-dab ur2-ra-na nu2-a
göğsünü kavradı, kucağında uzananırken
181. 2 mu-un-tag-tag-ge šu mu-un-tag-tag-ge
uyluğunu okşadı, eliyle sıvazladı
182. gaba? šu im-mi-in-dab5
? ur2-ra-na nu2-a
göğsünü kavradı, kucağında uzananırken
183. lu2-tur ĝiš3 im-in-du3 ne im-ma-ni-in-su-ub
genci penisledi, öptü
184. den-ki-ke4 duttu a šag4 mu-ni-in-ri
den-ki duttu’nun rahmine su(meni) akıttı
den-ki duttu’nun tarlasına akıttı
185. a šag4-ga šu ba-ši-in-ti a den-ki-ka3-kam
su(meni)yu rahme aldı, den-ki’nin su(meni)yunu
tarlaya aldı, den-ki’nin suyunu
186. duttu munus sag9-ga a2
? 2-ĝu10 im-me a2
? bar-ĝu10 a2
? ša3
?-ba-ĝu10 im-[me]
güzel kadın duttu "güç uyluğumda" dedi, "güç dışımda" dedi, "güç içimde(rahmimde)"
dedi
187. dnin-ur-saĝ-ĝa2 a 2-ta ba-an-tag-tag
dnin-ḫur-saĝ-ĝa2 su(meni)yu onun uyluğundan sildi
2 dize kırık
190. [u2-ĝiš im-ma-an-mu2]
[u2-ĝiš bitkisi büyüdü]
191. [u2-lal3 im-ma]-an-mu2
[bal otu]-büyüdü
192. [u2-sar-ra im-ma]-an-mu2
[sebze bitkisi]-büyüdü
193. [u
2A.NUMUN2 im]-ma-an-mu2
[halfa otu]-büyüdü
194. [u
2a-tu-tu im]-ma-an-mu2
[u
2a-tu-tu bitkisi]-büyüdü
195. [u
2aš-tal2-tal2] /im\-ma-an-mu2
[u
2aš-tal2-tal2 bitkisi] büyüdü
196. [u
2…] /im\-ma-an-mu2
[u
2…] büyüdü
197. [u
2am-a-ru] im-ma-an-mu2
[u
2am-ḫa-ru bitkisi] büyüdü
198. den-ki-ke4 ambar-ra im-da-la2 e-ne im-da-la2 e-ne
den-ki bataklıktan bakındı o, bakındı o
199. sukkal-a-ni disimud4-de3 gu3 mu-na-de2-e
sukkalı disimud4’a dedi:
200. u2 ĝe26-e nam-bi /li\-bi2-tar-re
"ben bu bitkilerin kaderini belirlemedim
201. a-na-am3 ne-e a-na-am3 ne-e
nedir bu, nedir bu"
202. sukkal-a-ni disimud4-de3 mu-na-ni-ib2-gi4-gi4
sukkalı disimud4 ona yanıt verdi:
203. [lugal]-ĝu10 u2-ĝiš mu-na-ab-be2
"[kral]-ım, u2-ĝiš bitkisidir" dedi
204. mu-na-kud-de3 ba-/gu7\-[e]
onun için kesti, o yedi
205. lugal-ĝu10 u2-lal3 mu-na-ab-be2
"kralım, bal otudur" dedi
206. mu-na-bur12-re ba-gu7-e
onun için kopardı, o yedi
207. lugal-ĝu10 /u2-sar-ra\ mu-<na-ab-be2>
"kralım, sebze bitkisidir" dedi
208. mu-na-kud-de3 ba-<gu7-e>
onun için kesti, o yedi
209. lugal-ĝu10 u
2A.NUMUN2 mu-<na-ab-be2>
"kralım, half otudur" dedi
210. mu-na-bur12-re ba-<gu7-e>
onun için kopardı, o yedi
211. [lugal-ĝu10 u
2a]-tu-tu mu-<na-ab-be2>
"[kralım] u
2a-tu-tu bitkisidir" dedi
212. [mu-na-kud-de3] ba-<gu7-e>
[onun için kesti], o yedi
213. [lugal-ĝu10 u
2aš-tal2]-tal2 mu-<na-ab-be2>
["kralım, u
2aš-tal2-tal2 bitkisidir"] dedi
214. [mu-na-bur12-re ba-gu7-e]
[onun için kopardı, o yedi]
215. [lugal-ĝu10 u
2… mu-na-ab-be2]
["kralım, u
2" dedi]
216. [mu-na-kud-de3] /ba\-<gu7-e>
[onun için kesti], o yedi
217. [lugal-ĝu10 u
2]am-a-ru mu-na-ab-be2
"[kralım], u
2am-a-ru bitkisidir" dedi
218. [mu-na-bu]-re ba-gu7-e
[onun için kopardı], o yedi
219. [den-ki]-/ke4\ u2 nam-bi bi2-in-tar šag4-ba ba-ni-in-zu
den-ki bitkilerin kaderi belirledi, onların özünü bildi
(Artık dilmunki ülkesinde Sümerliler çoğalmış, yeni tarlalar açmış, yeni kentler kurmuş, yeni tanrılar yaratmıştır. Bu dizeyle dilmunki ülkesindeki düzenlemeler biter. Dikkat ederseniz denki Sümer ülkesiyle hiç ilgilenmemiştir.)
220. dnin-ur-saĝ-ĝa2-ke4 mu den-ki nam-erim2 ba-an-kud
dnin-ḫur-saĝ-ĝa2 den-ki adını lanetledi
221. i-bi2 na-aĝ2-til3-la en-na ba-ug5-ge-a i-bi2 ba-ra-an-bar-re-en
"ölünceye kadar yaşamın gözüyle asla bakmayacağım"
(İlginç bir dize. den-ki’nin ensest ilişkilerle kendisini aldatmasından bıkan dnin-ur-saĝ-ĝa2’nın den-ki’yi lanetleyip gitmesi şeklinde yorumlanır. Benim yorumum farklı. Bu öyküyü tufan sonrası Sümerlilerin dilmunki ülkesinde çoğalması olarak aldığımı daha önce belirtmiştim. Sümer ülkesi
tufan sonrası sular altında, bataklık bir bölgedir. den-ki dilmunki ülkesiyle ilgilenirken Sümer ülkesiyle hiç ilgilenmez. dnin-ur-saĝ-ĝa2’nın gitmesinin nedeni olarak bunu görüyorum. Dikkat ederseniz öyküde den-ki bataklıktadır. Bu bataklığın Sümer ülkesi olduğunu düşünüyorum.
Sümer ülkesi insan yaşamayan bir yer halina gelmiştir ama eski tanrıları hala orada yaşıyordur. dnin-ur-saĝ-ĝa2 toprakla ilgili tanrıçadır. Gitmesi oranın bataklaşmasını ifade eder. Burası da Sümer ülkesidir.)
222. da-nun-na-ke4-ne saar-ta im-mi-in-durunx(KU.KU)-ne-eš
da-nun-na’lar toz içinde oturdu
(Eski elbise giymek, toza bulanmak, yüzü kesmek ölümden sonra tutulan yası belirtir.)
223. ka5-a den-lil2-ra mu-na-da-ab-be2
yalnızca tilki den-lil2’e diyebildi:
224. ĝe26-e dnin-ur-saĝ-ĝa2 mu-e-ši-tum2-mu-un a-na-am3 niĝ2-ba-ĝu10
"ben dnin-ur-saĝ-ĝa2’ı sana getireceğim, nedir ödülüm"
225. den-lil2-le ka5-a mu-na-ni-ib2-gi4-gi4
den-lil2 tilkiye yanıt verdi:
226. za-e dnin-ur-saĝ-ĝa2 mu-e-tum2-mu-un-nam
"sen dnin-ur-saĝ-ĝa2 bana getirdiğinde
227. iri-ĝa2 2 ĝiš-gana2 ga-ri-du3 mu-zu e2-pad3-de3
kentimde 2 ĝiš-gana2 senin için dikeceğim, adın ünlenecek"
228. ka5-a su-ni 1-am3 im-ma-an-peš5-peš5
ilk tilkinin bedenini mest edildi
229. siki?-ni 1-am3 im-ma-an-bur2-bur2
ilk onun kürkü silkelendi
230. igi-ni 1-am3 šembizid bi2-in-ĝar
ilk onun gözüne sürme çekildi
4 dize kırık
235. [nibruki-še3 mu]-ĝen-ne-en den-lil2 […]
nibruki’ya gittim, den-lil2 […]
236. [urim2
ki]-/še3\ mu-ĝen-ne-en dnanna […]
urim2
ki’e gittim, ay( dnanna) […]
237. [larsamki]-še3 mu-ĝen-ne-en dutu? […]
larsamki’a gittim, güneş(dutu?) […]
238. [unugki]-še3 mu-ĝen-ne-en dinana X […]
unugki’a gittim, dinana X […]
(unugki > Uruk kenti.
Buradaki kentler Sümer kentleridir. Olasılıkla buralarda dnin-ur-saĝ-ĝa2’nın bulunamadığını belirtiyor. Çünkü buralar su altındadır.)
239. […] X i3-me-a zi?-ĝu10 mu-X-tum2-mu […]
[…] X i3-me-a canımı attım […]
240. X X X […]
241. dnin-ur-saĝ-ĝa2 X […]
3 dize kırık
245. […] NE […]
246. […] BA NE? DU
247. dnin-ur-saĝ-ĝa2-ke4 e2
? kaš4 im-ma-an-dug4
dnin-ḫur-saĝ-ĝa2 eve koştu
248. da-nun-/na\-[ke4]-/ne\ tug2-ga-ni ba-an-dab5-be2-eš
da-nun-na’lar onun giysisini tuttular
249. LI? im-ma-an-ak-eš
LI? Yaptılar
250. nam im-ma-an-tar-eš
kaderi belirlediler
251. šu LI? im-ma-an-bur2-ru-uš
252. dnin-ur-saĝ-ĝa2-ke4 den-ki gal4-la-na ba-ni-in-tuš
dnin-ḫur-saĝ-ĝa2, den-ki’yi vajinasına oturttu
(Vajen-kanal benzetmesi. Kanallar sulama için kullanıldığı gibi bataklıkların suyunun boşaltılması içinde kullanılır. den-ki’nin vajene oturtulup parça parça doğurtulması, bataklıkların kurutulmasını ifade eder. dnin-ur-saĝ-ĝa2 toprak tanrıçasıdır. İkisi arasındaki ilişki toprak-su dengesini belirtir.
Tuzlu bataklık sularından dolayı den-ki hasta olarak ifade edilir. dnin-ur-saĝ-ĝa2 ve den-ki’nin bir araya gelişi su toprak dengesini tekrar sağlar. Kanallarla bataklıklar kurutulur.
dilmunki ülkesinde çoğalan Sümerliler yurtlarına tekrar dönüp bataklıkları kurutuyor.)
253. {(1 line not in the ms. from Nibru:) šu MUŠ3-/ba\ […] bar-ba NE X […]}
254. šeš-ĝu10 a-na-zu a-ra-gig
"erkekkardeşim, neyin hasta"
('gig(GIG; gi17, gig, simx)' > 'ağrı, hastalık, ağrımak, hastalanmak'. 'neyin ağrıyor' şeklinde çevrilebildiği gibi 'neyin hasta' şeklinde de çevrilebilir.)
255. ugu-dilim2-ĝu10 ma-gig
"tepem hasta"
256. dab-u2 im-ma-ra-an-tu-ud
dab-u2’yu orasından doğurdu
(Vajen-kanal benzetmesi. Kanallar sulama için kullanıldığı gibi bataklıkların suyunun boşaltılması içinde kullanılır. den-ki’nin vajene oturtulup parça parça doğurtulması, bataklıkların kurutulmasını ifade eder. dnin-ur-saĝ-ĝa2 toprak tanrıçasıdır. İkisi arasındaki ilişki toprak-su dengesini belirtir.
Tuzlu bataklık sularından dolayı den-ki hasta olarak ifade edilir. dnin-ur-saĝ-ĝa2 ve den-ki’nin bir araya gelişi, su-toprak dengesini tekrar sağlar. Yani kanallarla bataklıklar kurutulur.
dilmunki ülkesinde çoğalan Sümerliler yurdlarına tekrar dönüp bataklıkları kurutuyor. Yüklemde kullanılan '-ra-' eki 'senin için, sana' anlamına geldiği gibi uzaklaşma eki olarak ta kullanılır. Diğer eklere göre değerlendirilirse burada uzaklaşma eki olarak kullanılmıştır. 'im-mara-an-tu-ud' > 'oradan doğurdu'. Orasıda den-ki’nin oturduğu yer.
'ab(AB; ab, aba, ap, eš3, iri12, is3)' > 'deniz, babası'. Akadcası 'abu'. Sümerce ve Akadca yanyana yaşayan iki dil. Ortak kelimeler içeriyorlar. Bu kelimeler Sümerceden Akadcaya geçmiş olabileceği gibi Akadcadan Sümerceyede geçmiş olabilir. Akadcadan Sümerceye geçen kelime sayısı daha fazladır deniliyor. 'u2(U2; kuš3, u2)' > 'bitki, ot'. 'dab-u2' > 'bikilerin babası'.)
257. šeš-ĝu10 a-na-zu a-ra-gig
"erkekkardeşim, neyin hasta"
258. pa siki-ĝu10 ma-gig
"saçım hasta"
259. dnin-siki-la2 im-ma-ra-an-tu-ud
dnin-siki-la2’yı orasından doğurdu
('siki(SIK2; siki)' > 'saç, kıl, yün'.)
260. šeš-ĝu10 a-na-zu a-ra-gig giri17-ĝu10 ma-gig
"erkekkardeşim, neyin hasta", "burnum hasta"
261. dnin-giri17-u3-tud im-ma-ra-an-tu-ud
dnin-giri17-u3-tud’u orasından doğurdu
('giri17(KA; du11, dug4, ga14, giri17, gu3, inim, ka, kir4, pi4, su11, šudx, zu2, zu)' > 'burun'. 'u3-tud' >'doğum, doğurmak'.)
262. šeš-ĝu10 a-na-zu a-ra-gig ka-ĝu10 ma-gig
"erkekkardeşim, neyin hasta", "ağzım hasta"
263. dnin-ka-si im-ma-ra-an-tu-[ud]
dnin-ka-si’yi orasından doğurdu
('ka(KA; du11, dug4, ga14, giri17, gu3, inim, ka, kir4, pi4, su11, šudx, zu2, zu)' > 'ağız'. 'si(SI; si, sig9)'
> 'doldurmak'. 'ka-si' > 'ağız dolduran'. dnin-ka-si içkiyle ilgili tanrıçadır.)
264. šeš-ĝu10 a-na-zu a-ra-gig zi-ĝu10 ma-gig
"erkekkardeşim, neyin hasta", "boğazım hasta"
265. dna-zi im-ma-ra-an-/tu\-[ud]
dna-zi’yi orasından doğurdu
('zi' isim olarak kullanıldığında 'yaşam, ömür, soluk, yaşam soluğu' şeklinde çevriliyor. Burada vucudun bir parçası şeklinde kullanılmış. 'boğaz' uygun gibi duruyor.)
266. šeš-ĝu10 a-na-zu a-ra-gig a2-ĝu10 ma-/gig\
"erkekkardeşim, neyin hasta", "kolum hasta"
267. da2-zi-mu2-a im-ma-ra-an-/tu\-[ud]
da2-zi-mu2-a’yı orasından doğurdu
268. šeš-ĝu10 a-na-zu a-ra-gig ti-ĝu10 ma-[gig]
"erkekkardeşim, neyin hasta", "kaburgam hasta"
269. dnin-ti im-ma-ra-an-[tu-ud]
dnin-ti’yi orasından doğurdu
('ti(TI; de9, di3, ti, tiĝ4, til3)' > 'kaburga'.)
270. šeš-ĝu10 a-na-zu a-ra-gig zag-ĝu10 [ma-gig]
"erkekkardeşim, neyin hasta", "omzum hasta"
271. den-sa6-ag im-ma-ra-an-[tu-ud]
den-sa6-ag’ı orasından doğurdu
272. di4-di4-la2-la2 ba-tud-de3-en-na-aš niĝ2-/ba nam\-[la2]
"doğurduğum küçüklere ödül vereceğim
273. dab-u2 lugal u2 e2-a
dab-u2 bitkilerin kralı olsun
274. dnin-siki-la2 en ma2-gan-na e2-a
dnin-siki-la2 ma2-gan’ın beyi olsun
275. dnin-giri17-u3-tud dnin-a-zu a-ba-an-tuku-tuku
dnin-giri17-u3-tud dnin-a-zu ile evlensin
276. dnin-ka-si niĝ2 šag4 si e2-a
dnin-ka-si yüreği(içi) dolduran şey olsun
277. dna-zi u3-mu-un-dar-a a-ba-an-tuku-tuku
dna-zi u3-mu-un-dar-a ile evlensin
278. da2-zi-[mu2-a] [dnin]-ĝiš-zid-da a-ba-an-tuku-tuku
da2-zi-mu2-a dnin-ĝiš-zid-da ile evlensin
279. d/nin\-[ti] /nin\ itid-e e2-a
dnin-ti ayların kraliçesi olsun
(İlgisi varmı bilmiyorum. İnsanda 12 çift kaburga vardır. Yılda 12 ay vardır.)
280. [den-sa6]-/ag\ en dilmun-na e2-a
den-sa6-ag dilmun’un beyi olsun"
281. [den-ki] za3-mi2
den-ki övgüsü
1.1.2 Enki ve Ninmaḫ
1.
ud re-a-ta ud an ki-bi-ta ba-an-[dim2-ma-ba] (Cited in OB catalogue from Nibru, at Philadelphia, 0.2.01, line 7, line 20, line 21; OB catalogue in the Louvre, 0.2.02, line 7, line 14, line 15; OB catalogue from Nibru (N3), 0.2.06, line 6)
eski günlerden sonra, (o eski) günlerde yer gök [şekillenmişti]
('dim2' > 'şekillendirmek, biçim vermek, yaratmak'. Bu parçada sık geçer.)
2. ĝi6 re-a-ta ĝi6 an ki-bi-ta /ba\-[an-dim2-ma-ba]
eski gecelerden sonra, (o eski) gecelerde yer gök [şekillenmişti]
3. [mu re]-a-/ta\ mu nam ba-[tar-ra-ba]
eski yıllardan sonra, (o eski) yıllarda kader [belirlenmişti]
4. [da]-/nun\-na-ke4-ne ba-tu-ud-da-a-ba
da-nun’lar doğmuştu
5. dama-dinana nam-NIR.PA-še3 ba-tuku-a-ba
tanrıçalar evlilikle birleşmişti
6. dama-dinana an ki-a ba-al-al-la-a-ba
tanrıçalar yere göğe dağılmıştı
('an ki' > 'yer gök, heryer, evren'.)
7. dama-dinana […] ba-a-peš u3-tud-da-a-ba
tanrıçalar […] hamile kalıp doğurmuştu
8. diĝir kurum6-ma-bi A X X unu2
?-bi-še3 ba-ab-keše2-a-<ba>
tanrılar yiyeceklerini A X X yemek salonlarına yükümlü kılınmıştı
9. diĝir šar2-šar2 kiĝ2-ĝa2 al-sug2-ge-eš diĝir tur-tur du2-lum im-il2-il2-e-ne
üst tanrılar işleri yönetti, ast tanrılar sıkıntıya katlanırken
10. diĝir id2 <im> dun-dun-u3-ne saar-bi a-ra-li im-dub-dub-be2-ne
kanal(id2) kazan tanrılar toprağı ḫa-ra-li’ye yığarken
('id2' > 'ırmak, büyük kanal'. 'a-ra-li' coğrafik bir isim deniyor.)
11. diĝir im ar3-ar3-re-ne zi-bi inim am3-ma-ĝar-re-ne
çamur ezen tanrılar hayatlarından şikayet ederken
12. ud-ba ĝeštug2 daĝal mud diĝir šar2-šar2 ĝal2-ĝal2
o günlerde, üst tanrıları tasarlayan engin bilge
('ĝeštug2' > 'akıl, anlayış, bilgi, bilge, akıllı, kulak'. Kulakla aklın aynı kelime olması ilginç.)
13. den-ki-ke4 engur buru3 a-sur-ra ki diĝir na-me šag4-bi u6 nu-um-me
den-ki, engurun derinliklerinde, dip sularında diğer tanrıların yerinin içiyle ilgilenmedi
('engur(LAGAB×HAL, Borger: ENGUR; engur, namma)' sözlükte 'yer altı suyu' olarak geçer. Çevirilerde tatlı su olarak görülüyor. Örneğin 'engurun balığı' ifadesi 'tatlı su' balığı olarak çevrilir. Irmak anlamına gelen 'id2(A.LAGAB×HAL)' sözcüğü 'engur' ve suyun işaretleriyle gösterilir.
'engur' ile 'namma' sözcüklerinin işaretinin aynı olduğuna dikkat edin.)
14. ki-nu2-ni i3-nu2 u3 ku nu-um-zi-zi
yatağında yatar, uykusundan kalkmaz
15. diĝir er2-ra im-pad-pad-ne a-nir ĝal2 i3-ak im-me-ne
tanrılar ağladılar, "mateme neden oldu" dediler
16. lu2 ku-ra i3-nu2-a-ra ki-nu2-bi nu-um-zi-zi-<ra>
uyuyup yatana, yatağından kalkmayana
17. dnamma-ke4 ama palil u3-tud diĝir šar2-šar2-ra-ke4-ne
üst tanrıları doğuran ilksel ana dnamma
('engur' ile 'namma' sözcüklerinin işareti aynı.)
18. er2-ra diĝir-re-e-ne dumu-ni-ir ba-ši-in-de6
tanrıların gözyaşını çocuğuna getirdi
19. X mu-un-ši-nu2-u3-nam u3 mu-un-ši-ku-ku-na-nam
X yatıyor, uyuyor
20. [X] TE BA [… nu-mu-un]-zi-zi
[X] TE BA […] kalkmadı
21. dim3-me2-er šu dim2-dim2-ma-zu X gu2
?-bi im-tu10-tu10-ne
"elinle şekillendirdiğin tanrılar X gu2
?’larını dövüyor
(Çeviryazılarında bordo renkte gördüğünüz yerler Sümercenin Emesal lehçesini belirtir. Tanrıça konuşmalarında görülür. 'dim3-me2-er'in karşılığı 'diĝir', yani 'tanrı'.)
22. du5-mu-ĝu10 ki-nu2-zu zig3-ga [i-bi2] ma-al-la-zu-ta na-aĝ2-kug-zu u3-mu-e-kiĝ2-ĝa2
çocuğum, yatağından kalk, bilgeliğinden hünerini çalıştırıp
23. kiĝ2-sig10 dim3-me2-er-e-ne-ke4 u3-mu-[e]-dim2 du2-lum-bi a-ba-tu-lu-/ne\
tanrıların işçilerini şekillendirdiğinde, sıkıntıları azalacak"
24. den-ki-ke4 inim ama-na dnamma-ke4 ki-nu2-na ba-ta-zig3
den-ki, anası dnamma’nın sözüyle yatağından kalktı
25. al-an-kug niĝin2 šag4 kuš2-u3-da-na aš im-mi-/ni\-[ra]
düşünme odası ḫal-an-kug’da uyluklarına vurdu
('uyluklarına vurmak', Türkçedeki 'dizlerine vurmak'.)
26. ĝeštug2 ĝizzal en3 tar […] nam-kug-zu mud me-dim2 niĝ2-nam-ma SIG7-EN SIG7-I im-ta-an-e3
bilge, anlayışlı, en3 tar […] usta, her şeklin tasarımcısı, SIG7-EN SIG7-ḪI’leri çıkardı
('SIG7-EN' ve 'SIG7-I' > 'doğum tanrıçaları' olarak tahmin ediliyor. Yalnız bu parçada kullanıyor.)
27. den-ki-ke4 a2-ni ba-ši-in-de6 ĝeštug2 i3-ni10-ni10-e
den-ki onlara kolunu uzattı, dikkatle inceledi
28. den-ki-ke4 mud me-dim2 ni2-te-a-na šag4-bi ĝeštug2-ta u3-mu-ni-de5-ge
den-ki, kendi şekillendirdiklerinin tasarımcısı, bu sorunu aklından geçirdi(düşündü)
29. ama-ni dnamma-ra gu3 mu-un-na-de2-e
anası dnamma’ya dedi:
30. ama-ĝu10 mud mu-ĝar-ra-zu i3-ĝal2-la-am3 zub-sig3 diĝir-re-e-ne keše2-i3
"anam, tasarlanan yaratığın olacak, (onu) tanrıların sepet işiyle yükümlü kıl
31. šag4 im ugu abzu-ka u3-mu-e-ni-in-šar2
abzunun üzerindeki çamurun özünden yoğrulduğunda
('abzu(ZU.AB; abzu)' > '(kozmik) yer altı suyu'. Yaratılışla ilgili bir kavramdır. Ben 'yaradılış suyu' olarak alıyorum. Bu parça Sümer ülkesinin yaratılışıyla, Sümer insanının yaratılışını aynı anda ele alır. Bataklık suları kurur, çamur çıkar. Çamur kurur toprak çıkar. Böylece Sümer ülkesi doğmuştur.
Ülkeyi kaplayan su abzu denilerek yaratıcı su olarak alınırken, aynı zamanda dnamma denilerek ana figürü olarak alınır. Bu insanın yaratılışına uyarlanır. Bataklık suları(abzu) amniyon sıvısıdır. Çamur embriyon, kuru toprağın çıkması insanın doğumudur.
Mezopotamyada Sümer olsun, Sami kökenli halklar olsun insanı çamurdan yaratıldığını belirtir. Ama daima çamur doğar. Eski Mısırda tanrı Khnum insanı çömlekçi çarkında çamurdan şekillendirir, rahme yerleştirir ve çamur doğar. Doğan şey çocuk olduğu için çamuru anne karnındaki çocuk olarak alıyorum.)
32. SIG7-EN SIG7-I im mu-e-kir3-kir3-re-ne za-e me-dim2 u3-mu-e-ni-ĝal2
SIG7-EN SIG7-I çamuru koparacaklar, sen şekli var ettiğinde
33. dnin-ma-e an-ta-zu e2-ak-e
dnin-masenin yardımcın olsun
(Ninmah’ın diğer adları Ninhursag, Nintur. Doğum tanrıçası.)
34. dnin-imma3 dšu-zi-an-na dnin-ma-da dnin-barag «&d;nin-barag»
dnin-imma3, dšu-zi-an-na, dnin-ma-da, dnin-barag
35. dnin-mug dŠAR.ŠAR.GABA dnin-gun3-na
dnin-mug, dŠAR.ŠAR.GABA, dnin-gun3-na
36. tud-tud-a-zu a-ra-gub-bu-ne
sen doğururken hazır bulunsunlar
(Dikkat ederseniz şekillenen çamur doğuyor. Çamur doğuyorsa, çamur anne karnındaki çocuktur.
Mezopotamyada çamurdan yaratılışın ortak özelliği şekillenen çamurun doğmasıdır.)
37. ama-ĝu10 za-e nam-bi u3-mu-e-tar dnin-mazub-sig3-bi e2-keše2
anam, sen onun kaderini belirlediğinde dnin-masepet işiyle yükümlü kılsın"
38. […] i3-du3 nam-lu2-ulu3 […]
39. […]-ke4
? nam-lu2-ulu3 am3-[ma-…]
40. […] A? saĝ-e saĝ am3-/ma\-[…]
41. […] dim2-zu unu6 RI-zu ga-a-/am3\
[…] şekillediğin yiyecek, akıttığın süttür
42. […] SAR-e ĝiš-nu11 mi-ni-in-il2 nam-lu2
?-[ulu3 …]
[…] SAR-e nur taşıdı, insanlar […]
('ĝiš-nu11', Akadcası 'nuru' > 'nur', yani 'ışık' demek.)
43. […] sag2 numun2-e mi-ni-in-ri u3-tud na-bi mu-de5
[…] sag2 otlara yerleştirdi, doğum temizliğini yaptı
44. den-ki-ke4 kiĝ2 ni10-ni10-da [X] mi-ni-in-la2 šag4-bi ba-ul2
den-ki-ke4 kiĝ2 ni10-ni10-da [X] mi-ni-in-la2 yürekleri neşelendi
45. ama-ni dnamma dnin-ma-še3 ĝišbun na-am3-ma-ni-in-ĝar
anası dnamma ve dnin-maḫ için ziyafet düzenledi
46. gu2 SIG7-EN SIG7-I nun-ne-ke4 nam-tar gi saĝ ninda i-im-gu7-e
tüm soylu SIG7-EN SIG7-ḪI’ler nam-tar gi saĝ ninda i-im-gu7-e
('gu2 SIG7-EN SIG7-I nun-ne-ke4' > 'tüm soylu SIG7-EN SIG7-I’ler'. Dizenin ilk yarısında sorun yok. 'nam-tar gi saĝ ninda i-im-gu7-e' > '… leziz kamışlar ve ekmek yediler' şeklinde çevriliyor. 'namtar'ı çevirmeden bırakıp '…' olarak gösteriliyor. 'nam-tar' > 'kader, hastalık, hastalık yapan cin'. Burada kader anlamında kullanılmadığı açık.
'gi saĝ' > 'bir kamış türü'dür. Parçalarda kötü diye anılır. Yemeklik bir şey olmadığı gibi, alet eşya yapımında da kullanılan bir kamış türüymüş gibi de durmuyor. Bir kent yıkılıp bataklaştığı zaman 'kötü gi saĝ kamışları büyüdü' denilir. 'ninda(GAR, Borger: NIG2; ĝar, ni3, niĝ2, ninda, nindan, ša2)' >
'ekmek, yiyecek'. 'GAR' işaretiyle gösterilen diğer bir sözcük 'şey' anlamına gelen 'niĝ2'dir. 'gu7' > 'yemek, tüketmek, yok etmek'. 'nam-tar' ve 'gi saĝ'ın herikisi de yenmez, kötü anlamdadır. Parçadaki 'ninda i-im-gu7-e', 'niĝ2 i-im-gu7-e' > 'şeyleri yok ettiler' olarak alınabilir. Yok ettikleri de kötü olarak
anılan 'nam-tar' ve 'gi saĝ'dır. 'gi saĝ' bataklıklarda büyüdüğü için 'gi saĝ'ın yok edilmesi bataklıkların kurutulması anlamıdadır. 'nam-tar' hastalık anlamına gelir. Hastalılklar yok edilmiştir.
Ama önceki dizede ziyafet düzenlenmesi kafayı karıştırıyor. Bu parçada sorunlu sözcükler ve dizeler var. Bunlardan biride bu dizedir.)
47. an-e den-lil2-bi en dnu-dim2-mud-e maš kug i-im-šeĝ6-šeĝ6
an, den-lil2 ve dnu-dim2-mud kutsal oğlak pişirdi
48. diĝir šar2-šar2-ra-ke4-e-ne ka tar i-im-si-il-le-ne
üst tanrılar övdü:
49. en ĝeštug2 daĝal-la a-ba-a ĝeštug2 i3-de5-ge
"engin anlayışlı bey, (senin gibi) kim düşünebilir
50. en gal den-ki-ke4 niĝ2 ak-ak-zu-še3 a-ba-a i3-sig10-ge
büyük bey den-ki, kim (senin gibi) yaptığın şeylerin aynısını yapabilir
51. a-a tud-da-gin7 me nam tar-tar-ra me za-e al-me-en-na
doğurtan baba gibi, kader belirleyen meler, senin yaptığın melerdir"
('tud' > 'doğurmak'. Sümercede erkekler içinde kullanılır. O zaman 'baba olmayı' ifade eder. Bu dizede öz babayı kastediyor. 'a-a tud-da-gin7' > 'öz baba gibisin'. 'me' > 'tanrısal kuvvetler'. Değişik bir kavram.)
52. den-ki-ke4 dnin-ma-e kaš im-na8-na8-ne šag4-bi ul mu-un-te
den-ki ve dnin-maḫ bira içti, yüreklerine neşe doldu
53. dnin-ma-e den-ki-ra gu3 mu-na-de2-e
dnin-maḫ, den-ki’ye dedi:
54. me-dim2 na-aĝ2-lu2-ulu3-ta sag9-ge ul ma-al-la-a-kam
"insan biçimlerinden iyiyi kötü yapan
55. ki šag4 gi4-a-ĝu10 na-aĝ2-tar bi2-ib-sig10-ge bi2-ib-ul-e
içimden geldiği gibi nam-tar(hastalık) yerleştireceğim, (insan) kötüleşecek"
('na-aĝ2-tar' > 'nam-tar' > 'kader, hastalık, hastalık yapan cin'. Başka çevirilerde bu sözcük kader olarak alınır. Ben hastalık olarak alıyorum. dnin-ma’ın bir adıda dnin-tur5’dur. 'tur5' > 'hastalık'.)
56. den-ki-ke4 dnin-ma-e mu-na-ni-ib-gi4-gi4
den-ki dnin-maḫ’a yanıt verdi:
57. nam-tar šag4-ge de6-a-zu sag9-ge ul ma-al ga-am3-ši-ib2-la2
"içinin getirdiği, iyiyi kötü yapan nam-tar’a(hastalığa) karşılık vereceğim"
58. dnin-ma-e im ugu abzu-a šu-ni mu-ni-in-ti
dnin-maḫ abzunun üzerindeki çamurdan eline aldı
59. lu2 gi šu šu2-šu2 sa2-sa2-de3 nu-gam lu2-u3 am3-ma-ni-in-dim2
ilk insan olarak düz, zayıf elini bükemeyen insanı şekillendirdi
60. den-ki-ke4 lu2 gi šu šu2-šu2 sa2-sa2-de3 nu-gam igi du8-a-ni-ta
den-ki, düz zayıf elini bükemeyen ilk insanı gördükten sonra
61. nam-bi i-ni-in-tar saĝ lugal-la-ke4 am3-ma-ni-in-gub
kaderini belirledi, kralın başına dikti
('kralın başına dikti', yani krala hizmet ediyor. 'nam' > 'kader'. 'nam tar' > 'kader belirlemek'.)
62. gi4-bi ĝiš-nu11 gi4-gi4 lu2 u6-e am3-ma-ni-in-dim2
ikinci olarak ışığı dönmüş(kör?) u6-e insanı şekillendirdi
63. den-ki-ke4 ĝiš-nu11 gi4-gi4 lu2 u6-e igi [du8-a-ni-ta]
den-ki, ışığı dönmüş(kör?) u6-e insanı gördükten sonra
64. nam-bi i-ni-in-tar nam-nar mi-ni-in-ba
kaderini belirledi, ozanlık bağışladı
65. [X] gal ušumgal-la igi lugal-la-ke4 am3-[ma]-ni-in-[gub]
[X] gal ušumgal-la kralın önüne dikti
66. {peš-bi [ĝiri3 2] um ĝiri3 dab5-ba-a [am3-ma-ni-in-dim2]} {(1 ms. has instead:) [lu2] peš-bi lu
2lil u3-tudbi
lu2-u3 am3-ma-[…]}
{üçüncü olarak 2 ayağı tutmayan adamı [şekillendirdi]} {(1 ms. has instead:) üçüncü insan
olarak doğuştan aptal insanı am3-ma-[…]}
67. {den-[ki-ke4] ĝiri3 2! um ĝiri3 dab5-ba igi [du8-a-ni-ta]} {(1 ms. has instead:) den-ki-ke4 lu
2lil u3-tudbi
lu2-u3 igi du8-a-ni-/ta\}
{den-ki 2 ayağı tutmayan adamı gördükten sonra} {(1 ms. has instead:) den-ki doğuştan aptal
insanı gördükten sonra}
68. {kiĝ2 […] kug-babbar-dim2 me-lem4-ma-ni /am3\-[ma]-ni-in-[X]} {(1 ms. has instead:) nam-bi i-ni-/intar\
saĝ lugal-la-ke4 im-ma-ši-in-gub}
{iş […] gümüşcülük me-lem4-ma-ni /am3\-[ma]-ni-in-[X]} {(1 ms. has instead:) onun kaderini
belirledi, kralın başına dikti}
69. peš-gi lu2 a sur-sur-ra am3-[ma]-ni-dim2
dördüncü olarak su damlatan adamı şekillendirdi
('su damlatma'nın anlamı belirsiz. 'çişini tutamayan' şeklinde çevrilir. Benim düşüncem terlemeyi ifade eder.)
70. den-ki-ke4 lu2 a sur-sur-ra igi du8-a-ni-ta
den-ki, su damlatan adamı gördükten sonra
71. a mu7-mu7 mi-ni-in-tu5 nam-tar su-bi am3-ma-ni-in-zig3
büyülü suda yıkadı, nam-tar’ı(hastalığı) bedeninden çıkardı
('nam-tar'ı yeşil renkli göstermesinin nedeni 'hastalık yapan cin' olarak ele almalarından. Ben bu parçadaki bütün 'nam-tar' sözcüklerini hastalık olarak alıyorum. Terlemesinin nedeni 'nam-tar', yani hastalık. Babillerde büyüyle hastalık iyileştirme yaygın. Büyüyle bedenden hastalık yapan 'nam-tar'ı
çıkartırlar.)
72. peš-peš-gi munus nu-u3-tud am3-ma-ni-in-dim2
beşinci olarak doğuramayan kadını şekillendirdi
73. den-ki-ke4 munus nu-u3-tud igi du8-a-ni-ta
den-ki, doğuramayan kadını gördükten sonra
74. {nam-bi /mi\-ni-in-tar e2-mi2-a-ke4 am3-ma-ni-in-du3} {(1 ms. has instead:) uš-bar mu-ni-in-du8 e2-mi2-
a-kam am3-ma-ši-in-dim2}
{onun kaderini belirledi, kadın evi yaptı} {(1 ms. has instead:) uš-bar mu-ni-in-du8 e2-mi2-akam
am3-ma-ši-in-dim2}
75. peš-bal-gi lu2 su-ba ĝiš3 nu-ĝar gal4-la nu-ĝar am3-ma-ni-dim2
altıncı olarak gövdesinde penis ve vajinası olmayan insanı şekillendirdi
76. den-ki-ke4 lu2 su-ba ĝiš3 nu-ĝar gal4-la nu-ĝar igi du8-a-ni-ta
den-ki, gövdesinde penis ve vajinası olmayan insanı gördükten sonra
77. dnibruki tiru(GAL.TE?)-e mu-e mu-ni-in-sa4-a
dnibruki tiru(GAL.TE?)-e adını verdi
('dnibruki tiru(GAL.TE?)' ifadesi bu parçadaki kuşkulu ifededen birisidir. 'dnibruki'nun hadımı şeklinde çevrilir. Cümlenin gelişine göre doğru gibi görünsede kullanılan işaretlere göre yapılan çeviriyazısı kuşkulu.)
78. igi lugal-la-ke4 gub-bu-de3 nam-bi a-ma-ni-in-tar
kralın önüne dikilmeyi onun kaderi olarak belirledi
79. {dnin-ma-e im niĝin2 šu-na ki-a mu-un-šub lul-aš lib mu-un-ĝar} {(1 ms. has instead:) den-kike4
im šu-niĝin2-na ki-a in-šub lul-aš i3-ni-gi}
{dnin-maḫ elindeki koparılmış çamuru yere düşürdü, büyük sessizlik yerleşti} {(1 ms. has
instead:) den-ki koparılmış çamuru yere düşürdü, sessizlik oldu}
(Sümerce parçalarda 'sessizlik olması' yıkım için kullanılır. Bir yer yıkılmışsa, oraya sessizlik yerleşmiştir. Yani insan faaliyeti yoktur, ıssızdır. Deyimsel bir kullanımdır. Bu ifade Mezopotamyadaki Sami parçalarına değişik bir biçimde yansır: İnsanlar çok gürültü yaptıkları için tanrılar rahatsız olur ve sessizlik yerleştirmek isterler. Bunuda insanları yok ederek yaparlar.
Akadca Atrahasis Destanıyla bu parçanın benzerlikleri var. Atrahasis Destanında üst tanrılar ast tanrıları çalıştırırlar. Ast tanrılar kanal kazar, ağır yük taşır, çile çekerler. Sonunda ast tanrılar isyan ederek Enlil’in kapısına dayanırlar. Tanrı Anu ast tanrıları haklı bulur ve tanrılara hizmet etmesi için
çamurdan insan yaratılmasına karar verilir. Çoğalan insanlar gürültü yaparak Enlil’i rahatsız ederler.
Enlil dinlenebilmek için insanları yok etmeye karar verir. Bunuda 'nam-tar'(hastalık) ile yapar. Bu parçanın Atrahasis Destanına benzerliğinden dolayı diğer çevirilerden farklı olarak 'nam-tar'ı hastalık olarak aldım. Başka şeylerde var ama öyküyü karmaşıklaştırmamak için girmedim.
Bu parça hem yaratılış, hemde yıkım öyküsüdür. den-ki ile dnin-mailişki su-toprak dengesini belirtir. Sümerler bataklıkları kurutup sulama tarımı yapmışlardır. Su-toprak dengesi çok önemlidir.
Kurulması yaşam, bozulması ölümdür. den-ki ile dnin-mailişki yaratılış ve yıkımı belirtir. Bu parçada yıkımın sebebi olarak den-ki ile dnin-maarasındaki çekişme gösterilir. Bu döngü önceki parçada da vardır.)
80. en gal den-ki-ke4 dnin-ma-a-ra gu3 mu-un-[na]-de2-e
büyük bey den-ki dnin-maḫ’a dedi:
81. lu2 šu dim2-ma-zu-še3 nam-bi i-ni-in-tar ninda i-ni-in-šum2
"elinle şekillendirdiğin insanların kaderini belirledim, ekmek verdim
82. ĝe26-e ga-na ga-mu-ra-ab-dim2 za-e u3-tud-bi nam-bi tar-ra-ab
hadi ben sana şekillendireceğim, sen bu doğanın kaderini belirle"
(Bu dizede şekillenmek kullanılıyor ama çamurdan şekillenmek kullanılmıyor. Şekillenen doğuyor.)
83. den-ki-ke4 me-dim2 saĝ-ĝa2 X-ga? ka šag4-ba a-ma-ni-dim2
den-ki başlı şekil X-ga? ortasında ağız şekillendirdi.
('me-dim2 saĝ-ĝa2' > 'başlı şekil veya başın şekli'. Kırık yer çeviriyi kuşkulu hale getiriyor.)
84. dnin-ma-a-ra gu3 mu-un-na-de2-e
dnin-maḫ’a dedi:
85. {a ĝiš3 ak šag4 munus-a-ka ri-a} {(1 ms. has instead:) a gan šag4 munus-a-ka} a šag4-ga-na munusbi
mu-un-u3-tud
"{kadının rahmine akan erkeğin(veya penisin) yaptığı su(meni)} {(1 ms. has instead:) kadının
rahmini hamile bırakan su(meni)}, rahminin su(meni)yu kadını doğurttu
(İnsanın yaratılması den-ki’ye göre anlatıldığında su(meni)dan yaratma öne çıkıyor. dnin-ma’a göre anlatıldığında ise çamurdan yaratma öne çıkıyor. den-ki su(meni) tanrısıdır. dnin-matoprak tanrıçasıdır. Su erkeği, toprak kadını simgeler. Su-toprak karışımı çamuru oluşturur. Çamur çocuktur ve kadının bedeninde şekillenir. Bu yüzden den-ki sudan, dnin-maçamurdan şekillendirir.
Yaratılış için her ikisinede gereksinim vardır.)
86. dnin-ma[…] u3-tud-bi-še3 am3-mi-ni-gub
dnin-maḫ […] doğumunda hazır bulundu
87. munus-bi ud-bi […] GA AŠ X KA {šag4-ba i-in-šub} {(1 ms. has instead:) saĝ-bi-iš [ba]-/ra\-an-e3}
bu kadın ud-bi […] GA AŠ X KA {rahmine düştü} {(1 ms. has instead:) saĝ-bi-iš [ba]-/ra\-ane3}
87A. {(1 ms. adds a line:) dnin-[ma] […] i3-si-ig}
88. gi4-bi u4-mu-ul a-za-ad-bi gig-ga ki nam-X-bi gig-ga igi-bi gig-ga gu2-bi gig-ga
gi4-bi u4-mu-ul kafası hastalıklı, nam-X yeri hastalıklı, gözü hastalıklı, boynu hastalıklı
(Doğan 'u4-mu-ul'. Anlamı bilinmez.)
89. zi til-til ti sur-sur mur gig-ga šag4 gig-ga lipiš gig-ga
soluğu tükenmiş, kaburgaları sallanıyor, akciğeri hastalıklı, yüreği hastalıklı, bağırsakları
hastalıklı
90. šu-bi(source: NI) a-za-ad la2-la2 ka-bi-še3 ninda nu-ĝar murgu2 [saĝ]-du ze2-re
eli kafasına uzanıp ekmeği ağzına yerleştiremez, omurgası ve kafası kırık
91. zag-še sur ĝiri3 sur-sur a-gar3 nu-DU am3-ma-ni-/in\-dim2
omuzları sallanan, ayakları sallanan, tarlaya gidemeyen birini şekillendirdi
92. den-ki-ke4 dnin-ma-ra gu3 mu-na-de2-e
den-ki dnin-maḫ’a dedi:
93. lu2 šu dim2-ma-zu nam i-ni-in-tar ninda mi-ni-[šum2]
"senin şekillendirdiğin insanlara kader belirledim, ekmek verdim
94. za-e lu2 šu dim2-ĝu10-uš nam-bi tar-ra-ab ninda e2-[…-šum2]
sen benim elimle şekillendirdiğim insanın kaderini belirle, ekmek ver"
95. dnin-ma-e u4-mu-ul igi [du8-a-ni-ta e-ne]-še3 ba-e-gi4
dnin-maḫ u4-mu-ul’u gördükten sonra ona döndü
96. u4-mu-ul mu-na-te en3 mu-na-tar-tar-re dug4-ga nu-zu-e
u4-mu-ul’a yaklaştı, ona sordu, konuşmayı bilmiyordu
97. ninda gu7-a-ni-še3 mu-na-ab-de6 šu nu-mu-na-da-gid2-/de3\
yemesi için ekmek getirdi, elini uzatamıyordu
98. ĝišgur8-u6 šag4
? nu-mu-na-nu2 nu-mu-da-an-ĝal2-ĝal2
99. gub [nu]-mu-da-tuš nu-mu-da-nu2 e2 nu-mu-da-[X] ninda nu-mu-da-[gu7]
ayaktayken oturamaz, uzanamaz, ev nu-mu-da-[X], ekmek yiyemez
100. dnin-ma-e den-ki-ra inim-ma mu-[…-gi4-gi4]
dnin-maḫ den-ki’ye yanıt verdi:
101. lu2 šu dim2-ma-zu lu2 til3-la in-nu lu2 [ug5-ga] /in\-nu il2-bi nu-mu-da
"elinle şekillendirdiğin insan canlı değil, ölü değil il2-bi nu-mu-da"
102. den-ki-ke4 dnin-ma-e mu-na-ni-ib-gi4-gi4
den-ki dnin-maḫ’a yanıt verdi:
103. lu2 gi šu sig-ra nam mi-ni-tar ninda mi-ni-in-šum2
"zayıf elli ilk adama kader belirledim, ekmek verdim
104. lu2 ĝiš-nu11 gi4-gi4-ra nam mi-ni-tar ninda mi-ni-in-šum2
ışığı dönmüş(kör?) adama kader belirledim, ekmek verdim
105. /lu2\ ĝiri3 um dab5-ra nam mi-ni-tar ninda mi-ni-in-šum2
ayağı tutmayan adama kader belirledim, ekmek verdim
106. lu2 a [sur-sur]-ra nam mi-ni-tar [ninda mi-ni-in-šum2]
su damlatan adama kader belirledim, ekmek verdim
107. munus nu-[u3-tud]-ra nam mi-ni-tar /ninda\ mi-ni-/in\-[šum2]
doğuramayan kadına kader belirledim, ekmek verdim
108. lu2 [su-ba ĝiš3 nu-ĝar gal4-la nu-ĝar]-ra nam mi-ni-[tar ninda mi-ni-in-šum2]
gövdesinde penisi ve vulvası olmayan insana kader belirledim, ekmek verdim
109. nin9-ĝu10 […]
kızkardeşim […]
110. […]
111. A […]
112. dnin-[ma-e] [den-ki-ra gu3 mu-na-de2-e]
dnin-maḫ [den-ki’ye dedi:]
113. 2-[ĝa2 …]
114. 2-/ĝa2\ […]
115. MA A […]
116. 2-ĝa2 […]
117. 2-ĝa2 […]
118. 2-[ĝa2] X […]
119. […]
120. […]
121. […] X X DU […]
122. […] NI DU AĜ2 TAG-še3 [mu-ni]-/in\-kur9-re
[…] NI DU AĜ2 TAG-še3 girdi
123. a2-še3 an nu-mu-e-tuš ki nu-[mu-e]-tuš i-bi2 il2-la-zu ka-na-aĝ2-ĝa2 nu-ed2-en
şimdi, gökde oturmadın, yerde oturmadın, kaldırdığın gözünü yurd(kalam)a dikmezsin
124. ki za-e nu-tuš-en e2-ĝu10 du3-a inim-zu {mu} {(1 ms. has instead:) ĝiš} nu-tuku
senin oturmadığın yapılmış evimde sesin duyulmaz
('e2' > 'ev, tapınak'. Tapınak tanrıların evidir.)
125. ki za-e nu-til3-en iri-ĝu10 du3-a niĝ2-ĝu10 lib ba-sig9-ge-en
senin yaşamadığın yapılmış kentime ve bana ait şeylere sessizlik yerleştirdin
(Daha önce dediğim gibi sessizlik yerleştirmek yıkımı belirtir. 'herşeyimi ıssızlaştırdın'. Hastalık yapma yarışında den-ki kazanmıştır.)
126. [iri]-ĝu10 gel-le-eĝ3-ĝa2 e2-ĝu10 gul-la {du5-mu-<ĝu10>} {(1 ms. has instead:) dumu-ĝu10} šu dab5-ba
kentim dağılmış, evim yıkık, {çocuğum} yakalanmış
(dnin-ma’ın oğlu Ninurta, den-ki’nin yarattığı kablumbağa tarafından yakalanır. Bunu mu kastediyor bilmiyorum. Ninurta ile ilgili parçalarla Enki ile ilgili parçaların birbirine benzerliği pek görülmesede birbiriyle ilişkili olabileceğini düşünüyorum.)
127. [lu2]-kar-ra-ĝen e2-kur-ta {e3-ĝen} {(1 ms. has instead:) e3-a}
e2-kur’dan çıkan mülteciyim
('lu2' > 'insan'. 'kar-ra' > 'kaçan'. 'lu2-kar-ra' > 'kaçan insan, kaçak'. 'mülteci' anlamında kullanılır.)
128. ud me-e niĝ2-ĝu10 šu-zu-ta šu la-ba-ra-e3
şimdi bana ait şeyleri elinden kurtaramam"
(Daha önce sözettiğim 'nam tar'ı Sümerologlar kader olarak çevirir. O zamanda dnin-ma’ın sözettiği yıkımı anlayamazlar. Hastalıklı sakat insanlara den-ki iş bulabilirken dnin-mabulamaz ve kenti yıkıma uğrar.)
129. den-ki-ke4 dnin-ma-ra mu-na-ni-ib-gi4-gi4
den-ki dnin-maḫ’a yanıt verdi:
130. inim ka-zu e3-a a-ba-a i3-kur2-re
"ağzından çıkan sözleri kim değiştirebilir
131. u4-mu-ul X TU dab5-ba ur2-zu-ta šu ĝal2-ab-ta
X TU yakalanan u4-mu-ul’u kucağından bırak
132. dnin-ma? kiĝ2-ĝa2-zu e2-bi2-la2-la2 šu nu-du7 ma-dab5 a-ba-am3 saĝ mu-un-ĝa2-ĝa2
dnin-ma, doğrusu işlerinin karşılığı oldu, bana bozuk şeyleri tuttun, kim meydan okudu(sen
meydan okudun)
133. lu2 me?-dim2
?-ĝu10 eĝer-zu-še3 tuku-a ka-bi šu e2-bi2-ĝal2
sırtında bulunan şekillediğim insan dua etsin
134. ud-da ĝiš3-ĝu10 me-teš2 a-ba-i-i ĝeštug2 de5-ge-zu e2-ĝal2
şimdi penisim övülsün, bilgeliğin onaylansın
135. enkum ninkum
enkum, ninkum
('enkum, ninkum' bir tapınak görevlisi.)
136. ud X ĝiri3 šub-šub gu2 nam-bi-[…] ka tar-zu e2-[si-il]-le-ne
ud X ĝiri3 šub-šub gu2 nam-bi-[…] seni övsünler
137. nin9-ĝu10 a2 nam-ur-saĝ-ĝa2 […] DU
kızkardeşim, savaşcılığın gücü […] DU
138. šir3 […] nam-dub? […]
şarkı […] yazı […]
('nam-dub' > 'tabletlik, tablet işi'. Yazı anlamında kullanılır.)
139. diĝir ĝiš tuku-a-bi u4-mu-ul du3
? […] e2-ĝu10 e2-ak-[e]
tanrılar işitince u4-mu-ul du3
? […] evimi yapsın
140. dnin-ma-e en gal den-ki-ke4 zag nu-mu-ni-in-ša4
dnin-mabüyük bey den-ki ile rekabet edemedi"
141. a-a den-ki za3-mi2-zu dug3-ga
den-ki baba, övgün tatlıdır

Sümer – Mısır bağlantısı

Sümer – Mısır bağlantısı Gebel el-Arak hançeri Paris’teki Louvre müzesi, 1916 yılında Hamamat vadisinin batısındaki Gebel el-Arak köyünde...

Tema resimleri 4x6 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.