Header Ads

Lilith – Psikoloji - 3

Lilith – Psikoloji - 3


Psikolojinin modern yönlenmeleri arasında Lilith'le ilgilenen kesim her şeyden önce dişi Jung'culardır.

Analitik psikoloji savunucuları da Lilith'in, yüzyıllar boyunca üzerinde taşıdığı korkuları ve karşıtlıkları yumuşatacaklarına gittikçe daha çok vurgulamaktadırlar. Lilith'i Ölümün Annesi ile bağdaştırarak C.G. Jung ve Erich Neumann'ı izleyen psikologlar bu korku senaryosunu devam ettirmiş ve hatta geliştirmişlerdir: Böylece Lilith Ölüm Tanrıçasına; yani "büyük dişiliğin yırtıcılığına tehlikeli bir katkıda bulunan" kişiye dönüşmüştür (Neumann 1974, s. 145).

Çağdaş bir "ruh iyileştiricisi" olan Sigmund Hurwitz de aynı telden çalar: "Lilith temel doğası gereği arkaik bir tanrıçadır ve din tarihi gelenekleri çerçevesinde ilk ortaya çıkışları da sadece bir tek yönüyle yani korkunç Ana Tanrıça sıfatıyla olmuştur." (Hurwitz, s. 19).

Hiçbir şekilde kuşku duymaksızın Hurwitz de Tanrıça'nın her iki yanında yer alan baykuşları ölüm kuşları olarak yorumlar. Onun için Lilith'in karakterindeki karanlık, tehdit ve benliği yok edici özellikler o kadar ön plandadır ki bilinç bunlarla başa çıkamaz hale gelerek korku ve ikilemler arasında sıkışır kalır. Bir erkek, Lilith' e benzeyen bir kadınla karşılaşırsa "Er ya da geç ya baştan çıkarıcı yönüyle ya da bundan daha tehlikeli olan onun güç dürtüleriyle karşı karşıya kalmak zorunda olacaktır. Bu ikilemde ya başarısız olacak ya da büyüyecektir. Bu da tamamıyla onun boyun eğmesi veya kendini ispatlayarak erkekliğini geliştirip geliştirmeme kararıyla alakalıdır." (Hurwitz, s. 145). Buradan çıkan sonuç, ana düşüncenin erkeğin kendi güç dürtüleriyle karşı karşıya gelmemesi olduğu ve bu dürtülerini tüm hayatı boyunca kaygısızca kadınların üzerine yıkabileceğidir.

Bunun yanı sıra Neumann ve onu izleyenler hiçbir şekilde ölüm ve cinsellik tehditleri arasında bir ayrım yapmışa benzemiyorlar. Neticede cinsel olarak aktif görünen dişiyi, hemen ölümle bağdaştırmamalıdır. Tam tersine onun cinsel enerjisinin altını çizebiliriz; çünkü esas baştan çıkarıcı olan Lilith, her zaman genç ve talepkar bir kadının görüntüsünde karşımıza çıkar ve bu görüntüsüyle cinsel istek, dolayısıyla yaşama arzusu uyandırır. Oysaki öğle vakti Nimpa'lara saldırıp onlara tecavüz eden azgın Keçi Tanrı Pan, aynı psikologlar tarafından yaşama arzusu uyandıran bir karakter olarak yorumlanır. "Ölüm Tanrısı" yakıştırması ona uzaktan dahi kondurulmaz. Daha çok Pan'la çevremizde ve içimizde bulunan doğaya ve temel içgüdülerimize ulaşma imkanının altı çizilir: "Panik'in Pan ile bağlantıda olması gibi tanrılarla bağlantı kuran bilgelik de bedenin bilgeliğidir; bunu da azizlerin cinsel öngörülerindeki yoğunlukla tasvir edilmiştir...

Psyhche'nin intihar hikayesinde de görüldüğü gibi ruh paniğe kapıldığında Pan doğanın bilgeliğiyle ortaya çıkar... Bu korkunun terapi niteliğindeki etkisini ortaya koyar. O bizi sağlam şehir duvarlarından açık arazilere götürür, Pan'ın arazilerine." (Hillman, s. 55 vd.) Peki ama neden Lilith'in arazilerine değil?

Bunun sebebi Pan'ın kadınlara -ünlü Nimpa'lara-; ama Lilith'in erkeklere tecavüz eden bir kişilik olması mıdır?

Lilith'in kurbanlarını ölüme götürdüğünü söylenen davranış biçimi, Pan'ın kurbanlarını sözde hayata ve bilince ulaştırmaktadır. Bu bağlamda Hillman bakireyi takip eden bu tecavüzcünün suretinde şunu açıkça ortaya koyar: "Tecavüzcü Pan her türlü cinsel dürtüde potansiyel olarak bulunmaktadır. Her tür ereksiyon onu ve böylece psikolojik özgürlüğü ortaya çıkarabilir. Psikologlar olarak bizlerin bu gerçeğe saplanmadan veya onu savunmadan önce anlamamız gerekir."

Burada tarif edilen yöntemde kadınların da aktif bir şekilde eyleme katılan bireyler olarak ele alındığına dair ciddi kuşkularım var. "Tecavüzcü", "bakire" imgeleri Hillman'ın teorisinde fazlasıyla yıpranıyor ve böylece de benzer fantezileri tahrik ediyorlar. Bu hikayelerdeki fantezilerin yerini, hiçbir zaman tecavüze uğramış bir delikanlı veya erkeklere tecavüz eden "erkek uzuvlu" bir kadın almaz.

Her zaman cinsel olarak tahrik olmuş Pan'ın aksine cinsel olarak aktif olan Lilith ölüm getirici olarak hayal edilir. Oysaki onun (bu durumda erkek) psikolojisi üzerinde aşağı yukarı benzer etkisi olması gerekirdi. Bunun yanı sıra Lilith -en azından hikayelere inanacak olursak- ziyaret ettiği erkeklere gerçek zevki yaşatma yetisine sahiptir. Bu zevkler genellikle eylemden sonra şeytani özellikler kazanır. Buna karşılık Pan -yine hikayelere inanacak olursak- onun tarafından takip edilen Nimpa'larda korku ve dehşetten başka hiçbir his ortaya çıkarmaz ve meydana gelen zoraki cinsel birleşmeden sonra da hiçbir şekilde zevkten bahsedilmez (bu genellikle eylemin sonrasında bir fantezi olarak hikayeye katılır). Bir erkek Lilith'le ancak onu -kendini değil- boyun eğmeye ikna edebilirse baş edebilir, böylece de kendi sözde erkekliğini geliştirir.

Lilith -mite göre- sadece eşitliğinin kabul edilmesini talep ediyor. Bundan daha azına razı olmadığı gibi aslında daha çoğunu da istemiyor. Tam da bu nokta birçok psikoloji yorumcusu tarafından azimle dikkate alınmamaktadır. İlginç bir şekilde Lilith'in eşitlik talepleri çoğu zaman Adem'e hakim olma denemesi olarak ele alınıyor. Bu nedenle de ilk karısı sadece kendi hakları için kavga eden, ders almayan baskıcı bir karaktere bürünüyor. Bu arada neden ve sonucun radikal bir saptırmasıyla bu güç kavgasının aslında Lilith tarafından değil, Adem tarafından başlatıldığı görmezlikten gelinmektedir. Kurban, suçluymuş gibi gösterilerek esas suçlu kendi vahşetinden dikkati uzaklaştırmaktadır. Katil değil öldürülen, tecavüzcü değil tecavüze uğrayan suçludur. Adem, Lilith'i kendinden daha alçak biri olarak kabul etmeye razıdır; çünkü ona göre o bu konumu hak etmektedir. Bunun nedeni belirtilmemektedir.

Büyük olasılıkla bunu sadece ve sadece kadın olduğu için hak ediyordur. Buna karşılık Lilith hiçbir şekilde daha üstün bir konum talep etmiyor; sadece eşitlik istiyor, güç kullanımı olmaksızın aynı düzeyde bir (cinsel) ilişki. Bu hakların ona tanınmaması aslında çok anlaşılmazdır. Acaba dünyada hiçbir şey uğruna itiraf edilmeyen o derin, köklü eski erkek korkularının açığa çıkmasına mı tanık oluyoruz?

Özellikle psikoterapist olarak çalışan kadınlar bu bağlamda Lilith kavramının erkek yorumlamalarına inanmamak için her türlü nedene sahiptirler. Buna rağmen bu erkek önyargılarına inanmaları oldukça üzücüdür. Her şeyden önce bu inançlarıyla kadınların psikolojilerine bir iyilik yaptıklarına inanmaları ise neredeyse trajik bir durum olarak adlandırılabilir.

Dişi Jung taraftarlarından bundan daha fazlası beklenirdi; fakat şu ana kadar Lilith söz konusu olduğunda, sistemin söylediklerine inanmayan bir kişi bile olmadı. Bu kadınlar sürgüne gönderilmiş ve hüsrana uğramış Lilith'i ele almanın onlar için ne kadar önemli olduğunu vurgulasalar da, terapist olarak dişiliğin gölge unsurları olmaktan öteye geçemiyorlar.

Lilith -efsanelere göre- her zaman seçim hakkına sahip olmuştur ve faal bir şekilde bu hakkını kullanır. Onun seçimi Adem'i terk etmektir, ikinci seçimi ise ona kesinlikle tekrar geri dönmemektir. Buna rağmen bazı kişiler hala onun sürgüne gönderilmesinin kendi suçu olduğunu ima etmeye çalışmaktadırlar. O ilişkisini, bu ilişki ona göre çok muhteşem olduğu için değil, Adem ona minimum oranda da olsa bir saygı ve anlayış göstermediğinden bitirmiştir. Bunun yanı sıra Adem, onun boşu boşuna yardım için yalvardığı Yaratıcı Tanrı'nın da desteğini almıştır

Kılıç ve atı alıp kendilerini kahramanca bir göreve adayan (ki mitlerde, efsanelerde ve masallarda bunların sayısı hiç de az değildir) kadınların bu psikolojik görüşü savunan insanlar tarafından herhangi bir şekilde anlaşılacağından veya saygı göreceğinden şüpheliyim. Emin olun ki birtakım insanlar oldukça hızlı bir şekilde "Hayvani içgüdü tarafından ele geçirilen" veya "puella aetema (büyümek istemeyen kız)" yazılı pankartlarla ortaya çıkıp bunların "gerçek" kadınlar olmadığını, üstünlük peşinde olan Erkek Fatma'lar olduklarını savunacaklardır. Örneğin Jeanne d' Arc'ın etkileyici varlığı da yine bu anlayışla yorumlanır ve böylece tarihi önemi de küçültülmüş olur.

Eğer dişilik erkek bakış açısına göre karanlık olarak görünüyorsa, bu durum her şeyden önce erkek psikolojisi ve onun bilinç gölgeleri hakkında bilgi verir; ama hiçbir şekilde kadının kendi bireyselliğini ifade etmez. Kadının erkeğe karanlık olarak görünmesi olgusu hiçbir şekilde onun varlığını ve kadın olarak doğasını etkilemez, bu ancak ikincil bir etki olabilir. Bu ikincil etki de ancak erkek onu bu suçlamalarla bastırdığı ve gerçekleri saptırarak bunları ona mutlak gerçeklik gibi sunduğunda ortaya çıkar; fakat bunların tümü erkeğin kendi hayvansal içgüdülerinden başka bir şey değildir. Başka bir şekilde ifade edecek olursak; bir elması bodruma götürüp onu orada karanlıkta bıraksan dahi elmas ne bodruma dönüşür ne de orada var olan karanlığa. Aynı zamanda benim elması bodrumdaki karanlık nedeniyle algılayamam da onun suçu değildir. Dişilik ise Jung ve Neumann tarafından etkilenen psikolojik akım sonucunda, erkekler onu bizim kültürümüzde ne hale getirildiyse o olarak algılanmaya devam etmektedir.

Bu bağlamda Lilith sorunu da hala özellikle dişi psikolojisinin bir ikilemi olarak ele alınmaktadır. Böylece anlamsız bir saptırmayla neden ve sonuç, gerçek nedenlerden uzaklaştırılmaktadır. Mite göre agresiflik açıkça Adem/Erkek'ten kaynaklanmaktadır ve aslında erkek psikolojisinin bir sorunu olarak ele alınarak şu soruya götürmelidir: Adem/Erkek neden kendisine eşit ve bağımsız bir dişi eşi kabul etme ve saygı gösterme yetisinde değildir?! Görünüşe göre erkekler bu tarz mitleri yazmış ve yaymışlardır.

Musevi-Hıristiyan gelenekleri bize kadın ve erkeği eşit haklara sahip eşler olarak algılamamızı sağlayacak yaratılış hikayeleri sunmamıştır. Bunların hepsinin kökeninde fantezi olarak dahi olsa, genellikle acımasız bir cinsiyet kavgası yer alır ki bu da kural olarak kadınların baskılanması ve şeytanlaştırılması ile görülür. Lilith bir zamanlar kadın-tanrıçanın umutsuz asiliğinin bir sembolü idiyse, bugün de kadınların ataerkil zorlamalardan kurtulması için bir özdeş modeli olmuştur.

 

Kaynak:

            -    Lilith – Vera Zingsem

 

Lilith - Sümer tabletlerinde -1
https://fethidemir.blogspot.com/2021/04/Lilith-Sumerler-1.html

Lilith – Ibrani mitolojisi -2
https://fethidemir.blogspot.com/2021/05/Lilith-Ibrani-mitolojisi-2.html


Sümer – Mısır bağlantısı

Sümer – Mısır bağlantısı Gebel el-Arak hançeri Paris’teki Louvre müzesi, 1916 yılında Hamamat vadisinin batısındaki Gebel el-Arak köyünde...

Tema resimleri 4x6 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.