Header Ads

Ekskamasyon: Ölünün hayvanlara yedirilmesi geleneği

Ekskamasyon: Ölünün hayvanlara yedirilmesi geleneği

Ekskamasyon: Ölünün açıkta bırakılarak, akbaba veya diğer hayvanlara yedirilmesi işlemi, güneşe gömme de denir.
Göbeklitepe, Çatalhöyük, Tibet, Moğolistan, Zerdüştler... gibi tarihin bir çok döneminde çeşitli topluluklarda uygulanmış ve halen bazı bölgelerde uygulanmaya devam edilmektedir.

Göbeklitepe'de, şu ana kadar yapılan çalışmalarda ilginç buluntulara rastlandığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Cihat Kürkçüoğlu, şunları söylüyor:

''Bugüne kadar yapılan kazılardan elde edilen sonuçlara göre ölü gömme geleneğinin, daha doğrusu bir mezar geleneğinin Göbeklitepe'de olmadığını anlıyoruz. Mesela taşların üzerindeki kabartmalarda akbaba gibi yırtıcı kuşların insanları yediğini görüyoruz ve buradan anlıyoruz ki Göbeklitepe'de mezar geleneği yoktu. Çatalhöyük'te olduğu gibi, güneşe gömme gibi bir gelenek var neolitik çağda. Ölüler açık havaya bırakılıyor, yırtıcı kuşlar gelip bunları yiyordu. Belki şöyle bir inanış vardı; göğe yükselince bu kuşlar, ölülerin ruhlarının da göğe yükseleceğine inanılıyordu. Bu ilginç bir şey tabi. Bu yöntem Tibet'in bazı bölgelerinde yakın zamana kadar uygulanıyordu.''


Çin’in Tibet, Qinghai ve Moğolistan’ın İç Moğolistan bölgelerinde yaşayan ve Vajrayna Budizmi’ne inanan insanların öldükten sonra cesetlerinin parçalanarak akbabalara yediriliş görüntüleri ender olarak görüntüleniyor.
“Gökyüzüne gömülüş” adı verilen bu yöntemde ölülerin ruhlarının başkalarının ruhlarında yeniden ortaya çıktığına inanılırken, cesetlerinin de akbabalara yedirilerek başka küçük hayvanların akbabalar tarafından yenmesinin önüne geçildiğine, böylece canlı yaşamının korunduğuna inanılıyor.

Cesetler Sessizlik Kulesi adı verilen bir yerde bir süre bekletildikten sonra Budist rahipler tarafından bıçak ve baltalarla parçalanıp akbabalara atılıyor.

Zerdüştlerin Sessizlik Kuleleri (Dahme)
Sessizlik kulesi (Dahme olarak da bilinir), Zerdüşt inancının müritleri tarafından cenaze işleri ve dini amaçla kullanılan bir yapı türüdür. Ölülerin imhasına yönelik olarak yapılan bu yapıda cesetler uzun süre güneşe ve akbabalara maruz bırakılıyordu.  Bu cenaze töreni uygulaması, son zamanlarda daha az uygulanmasına rağmen, geleneksel olarak Zerdüştler tarafından kullanılmış  çok sayıda sessizlik kulesi vardır.

Sasaniler döneminde Ortodoks Zerdüştî inancı devlet dini haline gelmiş ve diğer cenaze törenlerinin yerini cesetleri açıkta bırakarak defin almıştır. 

Sasani döneminde cesetler yerleşim yerlerinden ve yollardan uzak bozkır tepelerde açıkta bırakılarak hayvanlara yem edilmekte ve sonrasında güneşte beyazlayan kemikler Astodan adı verilen nispeten insan vücudundan küçük taş veya seramik sandukalara defnedilmekteydi. Orta Asya’nın birçok bölgesindeki kazılarda çıkarılan bu seramik Astodanların bazılarının üzerinde kutsal ateş ibadeti betimlemeleri bulunmaktadır. 

Edebi kaynaklar, kraliyet ailesinin ölülerinin vücuduna misk, kafur amber sürülerek sandukalar içerisinde toprağı kirletmeyecek şekilde gömüldüğünü iddia etse de bu iddiayı kanıtlayabilecek yeterli delil bulunamamıştır. Daha sonraları Dakhma olarak bilinen sessizlik kuleleri bütün İran’a yayılarak günümüz Zerdüştî cenaze törenleri yaygınlık kazanmıştır.
(Russell, “Burial iii. In Zoroastrianism”, ss. 561-63; Shahbazi, “Astōdān”, ss. 851-53; De Jong,
Traditions of the Magi, s. 433)

 


Zerdüşt'lerde ölülerin sessizlik kuleleri:



Çizgi roman örneklerinde Kızılderili mezarlıkları:


Sümer – Mısır bağlantısı

Sümer – Mısır bağlantısı Gebel el-Arak hançeri Paris’teki Louvre müzesi, 1916 yılında Hamamat vadisinin batısındaki Gebel el-Arak köyünde...

Tema resimleri 4x6 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.