Sümerlerin gizemli ME’leri?
Sümerlerin gizemli ME’leri?
Sümer tabletlerinde, halen çözülemeyen bir gizem
esrarını korumaktadır. Samuel Noah
Kramer’in Sümerler (Sumerians,
Their History, Culture, and Character) kitabının ilk basım tarihi 1963’tür. Kitap
o yıllarda çözümlenmiş olan tabletlerden yola çıkarak Sümer’lerin yaşayış ve
kültürleri hakkında bilgi vermektedir.
Kitaba alınan
çözülmüş tabletlerde;
Tanrı’ların birçok
şeyi kontrol etmelerine yarayan, sahip olduklarında övündükleri, zaman zaman
birbirlerinden çaldıkları ve soyut bir şey mi somut bir şey mi olduğu net
olarak belli olmayan ME’lerden
bahsedilmektedir.
Kitabın yayın
tarihi olan 1963’ten günümüze kadar
bahsi geçen ME’lerin ne olduğunu
anlamaya dair bir gelişme yaşanmamıştır. Tabii ki rivayet muhtelif ve
senaryolar havada uçuşuyor ama ne olduklarını açıklayacak, sağlam temele
dayanan/bilimsel herhangi bir açıklamamız maalesef yoktur.
Adı geçen eserde, ME’lerin geçtiği önemli sayfalar/metinler aşağıdadır:
…Aynı
şekilde kozmik varlıkları ve kültürel görüngüleri, bir kez yaratılınca artık
sürekli ve uyumlu olarak, çatışma ve karmaşa olmadan işler durumda tutan şeyin
ne olduğunu açıklamak için Sümerli teologlar kendilerine doyurucu gelen
metafizik bir çıkarımda bulunmuştur; bu, kesin
anlamı hala belli olmayan Sümerce ME
sözcüğüyle adlandırılan kavramdı. ME genelde,
her kozmik varlığa ve kültürel görüngüye, onu yaratan ilah tarafından
hazırlanmış planlar uyarınca sonsuza
kadar işlemesi amacıyla atanan bir kurallar ve düzenlemeler dizisini ifade
ediyordu. Kısacası bu, çözülemeyen kozmolojik soruna verilmiş yüzeysel,
fakat tümüyle etkisiz de olmayan başka bir yanıttı; bu ise büyük ölçüde
anlamsız sözcüklerden oluşan bir katman yardımıyla belli başlı güçlükleri
gözden uzak tutuyordu yalnızca.
ME'ler
hakkında en önemli bilgi kaynağımız şu mittir: "Inanna ve Enki: Uygarlık
Sanatlarının Eridu'dan Erek'e Aktarılması" (bkz. s.212 – 215).
Şiirin
yazarı, kendi bildiği haliyle uygarlığı yüzden fazla öğeye ayırıyordu; bu
ögelerden her birinin ortaya çıkması ve işler durumda kalması için bir ME gerekiyordu. Mit içinde yüz küsur ME dört kez
sıralanmaktadır; fakat bu tekrarlara karşın şimdilik yalnızca altmış kadarı anlaşılabiliyor; bir kısmı ise bağlam içinde görülemediğinden, gerçek
anlamlarına ilişkin bir ipucundan başka bir şey vermeyen sözcükler olmanın
ötesine gidemiyor. Yine de günümüzde kültür özellikleri ve yapıları diye
adlandırılan kavramların kayda değer bir listesini veren bu ilk yazılı kültür
çözümlemesi girişiminin niteliğini ve önemini göstermek için elimizde yeterince
veri kalıyor; görüleceği gibi listedeki bu maddeler çeşitli kurumlar, rahiplik
görevleri, ibadet araçları, zihinsel ve duygusal tutumlar ve ayrıca çeşitli
inançlar ve dogmalardan oluşuyordu.
İşte
Sümerli eskiçağ yazarının verdiği sıraya göre ME
listesinin en anlaşılabilir kısımlarından kesit:
(1) en-lik,
(2) tanrılık, (3) yüce ve sonsuz taç, (4) krallık tahtı, (5) yüce krallık
asası, (6) kraliyet alametleri, (7) yüce kutsal mekan, (8) çobanlık, (9)
krallık, (10) son bulmayan hanımlık, (11) (rahibelik makamı) "tanrısal
hanım," (12) (rahiplik makamı) işib, (13) (rahiplik makamı) lumah,
(14) (rahiplik makamı) guda, (15) hakikat, (16) ölüler
diyarına iniş, (17) ölüler diyarından çıkış, (18) (hadım) kurgarra,
(19) (hadım) girdabara, (20)
(hadım) sagursag, (21) (savaş) sancağı, (22) su
baskını, (23) silahlar (?), (24) cinsel ilişki, (25) fahişelik, (26) yasa (?),
(27) iftira (?), (28) sanat, (29) kült odası, (30) göğün hizmetkarları, (31)
(müzik aleti) gusilim, (32)
müzik, (33) yaşlılık, (34) kahramanlık, (35) kudret, (36) düşmanlık, (37)
dürüstlük, (38) kentlerin yok edilişi, (39) ağıt, (
40) yüreğin sevinci, ( 41) yalan, ( 42) metal işleme sanatı,
( 47) yazıcılık, (48) demircilik zanaatı, ( 49) deri işleme zanaatı, (50)
inşaatçılık zanaati, (51) sepet örme zanaati, (52) bilgelik, (53) dikkatlilik,
(54) kutsal arınma, (55) korku, (56) dehşet, (57) didişme, (58) barış, (59)
bezginlik, (60) zafer, (61) öğüt, (62) sıkıntılı yürek, (63) yargı, (64) karar,
(65) (müzik aleti) lilis, (66)
(müzik aleti) ub, (67)
(müzik aleti) mesi, (68)
(müzik aleti) ala…
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı –
Shf: 156 - 157
…Ne var ki,
baş tanrıların davranışlarında etik ve ahlaklı oldukları kabul edilse de,
Sümerlerin dünya görüşüne göre uygarlığın kurulması sürecinde kötülüğü ve
yalanı, şiddet ve baskıyı -kısacası, insanların bütün ahlak ve etik dışı
davranışlarını- tasarlayan da yine onlardı.
Örneğin
kozmosun pürüzsüz ve etkili olarak işlemesi için tanrılar tarafından
tasarlanmış kural ve düzenlemeler olan ME'ler
listesinde, yalnızca "doğruluk," "barış,"
"iyilik" ve "adalet"i düzenleyen kurallar yer almaz;
"yalan," "didişme," "ağıt" ve "korku"
da bulunur. O zaman tanrıların, Sümerli bir kötümsere "Hiçbir anne
günahsız bir çocuk doğurmamış mıdır?" dedirtecek kadar yaygın olan günahı
ve kötülüğü, acıyı ve felaketi tasarlayıp yaratmayı neden gerekli gördükleri sorulabilir?
Elimizdeki malzemeye bakılırsa, Sümerli bilgeler bu soruyu kendilerine sorduysalar
bile bu konudaki bilgisizliklerini itiraf etmeye hazırdırlar; tanrıların
isteklerini ve onları harekete geçiren nedenleri bilmeye her zaman olanak
yoktu. Sümerli bir Eyüb'ün tutması gereken doğru yol, haksızmış gibi görünen
talihsizlikler karşısında tartışmak ve yakınmak değil, yakarmak ve gözyaşı
dökmek, kaçınılmaz günahlarına ve hatalarına ağlayıp onları itiraf etmek
olmalıydı…
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı –
Shf: 168 - 169
…Ne var ki, İnanna mitlerinin tümü Dumuzi'yle ilgili değildir. Örneğin bir tanesinde, tanrıçanın insanın ve uygarlığının kurumlarının bağlı olduğu yasaları, yani ME'leri hileyle nasıl ele geçirdiği anlatılır. Bu mit antropolojik açıdan hayli önemlidir, çünkü yazarı, öyküyle bağlantılı olarak, ME'lerin tam bir listesini vermeyi ve kendi algıladığı haliyle uygarlığı yüzden fazla kültür özelliğine ve komplekse ayırmayı gerekli görmüştür. Bunlar, insanlığın siyasal, dinsel ve toplumsal kurumlarıyla, müzik ve müzik aletleriyle ve çok çeşitli entelektüel, duygusal ve toplumsal davranış modelleriyle ilgilidir (bkz. S. 156- 157).
…Ne var ki, İnanna mitlerinin tümü Dumuzi'yle ilgili değildir. Örneğin bir tanesinde, tanrıçanın insanın ve uygarlığının kurumlarının bağlı olduğu yasaları, yani ME'leri hileyle nasıl ele geçirdiği anlatılır. Bu mit antropolojik açıdan hayli önemlidir, çünkü yazarı, öyküyle bağlantılı olarak, ME'lerin tam bir listesini vermeyi ve kendi algıladığı haliyle uygarlığı yüzden fazla kültür özelliğine ve komplekse ayırmayı gerekli görmüştür. Bunlar, insanlığın siyasal, dinsel ve toplumsal kurumlarıyla, müzik ve müzik aletleriyle ve çok çeşitli entelektüel, duygusal ve toplumsal davranış modelleriyle ilgilidir (bkz. S. 156- 157).
… Isimud,
efendisinin buyruklarını eksiksiz yerine getirir. lnanna ile Enki şölen
sofrasında yiyip içmek üzere otururlar. İçki yüreklerini neşelendirince Enki
haykırır:
Kudret
adına, kudretim adına,
Kutsal
İnanna'ya, kızıma, sunacağım kutsal buyrukları.
Bunun
üzerine, her defasında birkaç tane olmak üzere, yazarımıza göre uygarlığımızın
kültür örüntüsünü denetleyen yüzden fazla tanrısal buyruğu (ME'leri) verir.
İnanna, sarhoş Enki'nin kendisine verdiği armağanları sevinçle kabul eder.
Armağanları alır ve "gök gemisi"ne yükleyerek değerli yüküyle Erek'e
doğru yola çıkar. Fakat şölenin etkileri geçip ayılınca Enki ME'lerin her zaman durdukları yerde olmadığını
fark eder. Isimud'a seslenir, o da Enki’ye, onları kızı Inanna'ya kendisinin
verdiğini söyler. Çok canı sıkılan Enki yaptığı cömertlikten pişman olur ve ne
pahasına olursa olsun "gök gemisi"nin Erek'e ulaşmasını engellemeye
karar verir. Bu nedenle İnanna'nın ve gemisinin peşine düşmesi için ulağını bir
grup deniz ejderhasıyla birlikte Eridu Abzu'suyla Erek arasında bulunan yedi
duraktan birincisine gönderir. Burada deniz ejderhalan "gök gemisi"ni
İnanna'nın elinden alacaktır; ama İnanna'nın kendisine, Erek'e doğru
yolculuğuna yaya olarak devam etmesi için izin verilecektir.
Isimud
buyurulanı yapar. İnanna'yla "gök gemisi"ne yetişir ve Enki'nin fikrini
değiştirdiğini, kendisi Erek'e gitmeye devam edebileceğini, ama gemiyi ve
değerli yükünü (ME'leri)ondan alarak geri
götürmek zorunda olduğunu bildirir. Bunun üzerine, İnanna, sözünden ve
yemininden döndüğü için Enki'yi adamakıllı haşlar. Veziri tanrı Ninşubur'u yardımına
çağırır, vezir İnanna'yı ve gemiyi Isimud ve deniz ejderhalarından kurtarır.
Ama Enki vazgeçmez. Isimud'u çeşitli deniz canavarlarıyla birlikte "gök
gemisi"ni ele geçirmek için tekrar tekrar gönderir. Sonunda İnanna ve
gemisi güvenlik içinde Erek'e ulaşır, burada sevinen kent sakinlerinin sevinç
gösterileri ve kutlamaları arasında değerli tanrısal ME'leri
teker teker gemiden indirir.
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı – Shf: 212-214
…Şair
öyküye Enki'ye hitaben övücü bir ilahiyle başlar; ilahinin bir bölümü hasarlı
ve okunmaz durumdadır, fakat genel anlamda söylemek gerekirse, Enki'yi evreni
gözeten, tarla ve çiftliklerin, koyun ve sığır sürülerinin verimliliğinden
sorumlu olan tanrı olarak ululamaktadır. Bundan sonra, Enki'nin ağzından kendi
kendini yücelten bir ezgi gelir; ezgi öncelikle Enki'nin panteonun önde gelen
ilahlarıyla -
An, Enlil
ve Nintu- ve topluca Anunna-tanrılar (anunnakiler)
adıyla tanınan küçük tanrılarla olan ilişkisi hakkındadır. Anunna-tanrılarının (anunnakiler) Enki'ye saygılarını sunmasını
anlatan beş dizelik kısa bir pasajın ardından, Enki ikinci kez kendi kendini
yücelten bir ezgi söyler, Ezgiye sözünün gücüyle yeryüzüne gönenç ve bolluk
getirme yetisini överek başlar, kutsal mekanı Abzu'nun görkemini betimleyerek
devam eder ve "Abzu'nun Dağkeçisi" adlı magur-teknesiyle bataklıklara
yaptığı neşeli yolculuğu anlatarak bitirir. Onun bu yolculuğu yapmasından sonra
Magan, Dilmun ve Meluhha ülkeleri, Nippur'a, Enlil'e verilecek armağanlarla iyice
yüklenmiş tekneler göndermiştir. Bu pasajın sonuç bölümünde Anunna-tanrılar (anunnakiler) Enki'ye
bir kez daha, özellikle ME'leri
"kollayan" ve yöneten tanrı olarak saygılarını sunar.
Bundan
sonra şair, Enki'nin kutsal mekanı Abzu'da Sümer'in en
önemli rahipleri ve tinsel önderleri tarafından yaptırılan
çeşitli ayin ve ibadetlerin bir betimlemesini yapar (ne yazık ki, bu pasajın
ikinci yarısı hemen hemen tümüyle hasarlıdır). İçeriği tümüyle belirsiz olan başka
bir parçalı pasajın ardından Enki'yi bir kez daha gemisinde görürüz.
Deniz
yaratıklarının onu ve evrende egemen olan bolluğu selamlamalarıyla artık Enki
"yazgıları belirlemeye" hazırdır. Beklenebileceği gibi işe Sümer'den
başlayarak, önce Sümer'i "yüce" ve "dokunulamaz" ME'leri olan, tanrıların yurt tuttuğu
seçilmiş, kutsanmış bir ülke olarak över, sonra da ülkenin koyun ve sığır
sürülerini, tapınak ve kutsal mekanlarını bereketlendirir…
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı –
Shf: 226-227
Ezici
haşmetiyle Abzu'nun kralı Enki, konuşur yetkiyle:
"Babam,
evrenin kralı,
Evrende
var etti beni,
Atam,
bütün ülkelerin kralı,
Topladı
bir araya bütün ME'leri,
koydu ME'leri
elime.
Enlil'in
evi Ekur'dan,
Taşıdım
zanaatları Eridu'daki Abzu'ma.
Doğurgan
dölüm ben, büyük yaban öküzünün yarattığı, ilk doğan oğluyum ben An'ın…
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı –
Shf: 230
[Ülke]sine
varan [büyük] prense,
içten
saygılarını sunar Anunna-tanrılar
(anunnakiler):
"Büyük
ME'leri, arınmış ME'leri yöneten efendi,
Uçsuz
bucaksız evrenin sorumlusu,
Yüce 'güneş diskini' alan Eridu'da, o
arınmış yerde, en değerli yerde,
Enki,
evrenin efendisi, şükürler olsun sana!"
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı –
Shf: 232
Boğaların
iri boğa olsun senin, "dağların" boğası [olsunlar]
.
Böğürüşleri
yaban ['dağ'] boğaları [nın] böğürüşü [olsun] .
Tanrılann
büyük ME'leri
mü[kemleştiril]sin [senin için] ,
Dağların
bütün dar-kuşlannın aki[k] tüyleri [olsun ] .
Kuşlann
haia- kuşu [olsun] senin,
Ötüşü
dolsur[sun] krallık sarayını,
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı –
Shf: 235
Sadık
tedarikçisi "An'ın dostu" Eanna'nın,
Sevgili
damadı yiğit Sin'in, kocası kutsal İnanna'nın,
Bütün büyük
ME'lerin kraliçesi Hanım'ın,
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı –
Shf: 239
Gökten
gelen bolluğu,
Lahar ve
Aşnan (yeryüzüne) taşıdı,
Topluluğa
bolluk verdiler,
Ülkeye
yaşam soluğunu getirdiler,
Tanrıların
ME'lerini yönettiler,
Ambarların
içindekini çoğalttılar,
Ardiyeleri doldurdular.
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı – Shf: 293
...Her şeyden önce ibadet eden kişinin "benim tanrım" dediği, bir baba ya da anne olarak gördüğü kişisel tanrı öğretisi vardı. İnanna'nın, tehlikeli olmakla birlikte Eridu'ya giderek "gök gemisi"yle ME'leri, yani "ilahi yasaları" alıp götürmesinin nedeni Erek'e ve halkına duyduğu sevgiydi. Ağıt yazınında, tanrılar sevgi ve şefkatlerini tekrar tekrar açığa vururlar. Örneğin ay-tanrısının karısı Ningal "Ur'un Yıkımına Ağıt"ın yazarlarınca, kentini ve halkını tahrip etmemeleri için An ve Enlil'e yalvarıp yakarırken, gözyaşı dökerken betimlenir.
İkinci Ur
ağıtına göre kentini ve halkını esirgemesi için Enlil'e Nanna'nın kendisi
yalvarır. Tufan buyruğu verilince, Nintu ağlar ve İnanna insanlar için ağıt
yakar. Uzak ve korku uyandıran Enlil bile yardımsever, babacan bir ilah olarak
düşünülüyordu…
Samuel Noah Kramer / “Sümerler” kitabı –
Shf: 342
Kaynak:
Samuel
Noah Kramer / “Sümerler” kitabı
Post a Comment