Header Ads

Trakya’da Neolitik çağ: 8.200 yıl önce

Trakya’da Neolitik çağ: 8.200 yıl önce


Kırklareli Aşağı Pınar Höyüğü, MÖ 6200’den MÖ 4800’e
kadar aralıksız yerleşilmiş ve bölgenin yaklaşık 1400 yıllık çiftçi yaşam sürecini kesintisiz bir biçimde yansıtan ve Trakya’nın tarihsel gelişimine ışık tutan Doğu Trakya’nın şimdilik bilinen en büyük tarih öncesi yerleşim yeridir. Bu uzun dönemde bir yandan Anadolu’dan Avrupa’ya çiftçi kültürü aktarılırken, bir yandan da Trakya’nın kendi yerel kültürleri oluşmuştur.

Kazıyı başından beri yürüten Prof. Dr. Mehmet Özdoğan:

Aşağı Pınar tam bir temas noktası. Anadolu ile Avrupa’nın karadan değdiği nokta. Her şey Aşağı Pınar’dan gitmiyor tabii. Ege denizinden başka yollardan giden var, Akdeniz’den giden var, Kafkaslardan dolaşıp giden var… Ama ana kollardan biri buradan gidiyor. Biz o yolun üzerindeyiz. Aşağı Pınar buradaki tek nokta değil. Trakya’dan geçenleri anlamamızı sağlayacak yerlerden biri.

 

Buranın önemi şu; insanlar Anadolu’da yarı kurak bölgeden geliyorlar. Bütün Neolitiğin kurgusu, yarı kurak bölgenin mimari yaşamına göredir. Arada ormanlık bölgelerden geçiyorlar ama buraya kurulduktan sonra ormanların olduğu, daha farklı bir coğrafyaya göre dönüşüm geçiriyorlar. Yeni bir şey burada gelişmiyor. Anadolu’dan getirdiği malzeme, getirdiği kültür ve sosyal hafızasıyla olanlar burada var. Fakat burada doğal çevreden yararlanma şekli bölgeye uyduğu için; mesela burada uzun yapılar, uzun ahşap ivmeli yapılar gelişiyor ve bütün İngiltere’ye kadar o gidiyor. Aşağı Pınar’daki en eski tabakaya baktığımızda, büyük dörtgen yapılar, kırma çatılı yapılar… Anadolu’da kerpiçle olanı, burada ahşap ve sıvayla halletmeye çalışmışlar. En geç tabakalara baktığımızda ivmeli yapıları görüyoruz. Malzeme ve doğal çevre, insanları burada buna zorluyordu. Fazla yağış ve karın olduğu bölge, büyük ağaçların çok bol miktarda olduğu orman bölgesi, kerpiçin yerini ahşap kütüklerden yapılan en pratik eve dönüştürüyor... 

 https://arkeofili.com/neolitik-donem-uzerine-prof-dr-mehmet-ozdogan-roportaji/

Kırklareli Aşağı Pınar; günümüzden 8.500 yıl öncesi (Neolitik dönem) Doğu Trakya’da besin üretimine dayalı köy yaşantısının başlangıç ve gelişim sürecinin kesintisiz bir şekilde izlenebildiği bölgedir. Aşağı Pınar, MÖ 6200-4900 yılları arasına tarihlenmektedir. Bu süreç Anadolu kronolojisinde Son Neolitik-Orta Kalkolitik dönem Balkan kronolojisinde ise İlk-Orta/Son Neolitik dönem olarak adlandırılmaktadır. Aşağı Pınar bölgenin çok az bilinen tarihöncesi dönemini anlamak ve Anadolu ile Balkanlar arasındaki etkileşimin somut kanıtlarını ortaya koymak amacıyla İstanbul Üniversitesi ve Alman Arkeoloji Enstitüleri’nin ortak projesi olarak 1993 yılında başlamıştır.

Aşağı Pınar, TRAKYA'ya gelen ilk çiftçilerin kurduğu ve bu kültürün yerel koşullara uyum sağlama sürecini en iyi temsil eden yerleşim yeridir. Anadolu'da taş ve kerpiç olarak gelişen mimarinin Trakya'nın ormanlık ortamına uygun şekilde ahşap yapılara dönüşüm süreci Aşağı Pınar'da izlenebilmektedir.

Kırklareli kent merkezinin hemen güneyinde bulunan yerleşim, Istranca Dağları’ndan Ergene Havzası’na doğru alçalan ve dağ ortamından ova ortamına geçiş niteliği taşıyan bir coğrafyada, tatlı su kaynaklarına yakın, değişik hammadde ve besin kaynaklarına ulaşmanın mümkün olduğu bir doğal çevre ortamında yer almaktadır. İçinde bulunduğu topografyadan ayırt edilmesi güç, yassı ve yayvan bir görünüme sahip olan höyük, bin yıllık bir süreci dokuz tabaka halinde yansıtmaktadır. Höyükte ayrıca tabakalanmış bu dolguları bozan İlk Demir Çağı’na ait bir kutsal alan ve adak çukurlarıyla, yine aynı döneme tarihlenen çok sayıda çöp çukuru ve tümüyle tahrip olduğundan yalnızca iz olarak saptanan MÖ 5. yüzyıla ait bir tümülüsün izlerine de rastlanmıştır.

Aşağı Pınar besin üretimine dayalı köy yaşantısının Balkanlar’da izlendiği ilk dönemleri ardından yaşanan gelişim süreciyle birlikte kesintisiz olarak yansıtmaktadır. Yukarıdan aşağıya 1-8 olarak sıralanan sekiz tabaka ile  5-6 Geçiş Evresi olarak adlandırlan bir ara tabakayı içeren bu süreç  genel olarak iki dönem içerisinde değerlendirile-bilecek özellikler göstermektedir.

AŞAĞI PINAR'IN NEOLITIK DÖNEME TARİHLENEN 6. KÜLTÜR KATI,

ANADOLU YERLEŞİM DÜZENİNİ YANSITMAKTADIR; ORTAK DUVARLI BİRBİRİNE BİTİŞİK ODALARDAN OLUŞAN YERLEŞİM, HAYDARDERE'YE DOĞRU BIR YAY ÇİZECEK ŞEKİLDE KONUMLANDIRILMIŞTIR. 

TRAKYA, UYGARLIK TARİHİNİN EN ÖNEMLİ KÜLTÜREL DÖNÜŞÜMÜ OLARAK KABUL EDİLEN NEOLİTİK YAŞAM BİÇİMİNİN AVRUPA'YA NASIL AKTARILDIĞININ ANLAŞILMASI AÇISINDAN BÜYÜK BİR ÖNEM TAŞIMAKTADIR.

AŞAĞI PINAR, 6. Tabaka Neolitik Yapıları 8.-7. Tabakalar Neolitik Hendeği

ÇOK ŞİDDETLİ BIR YANGINLA TAHRİP EDİLEN YERLEŞİMDE ÇOK SAYIDA AMBAR, DEPO, OCAK YERİNİN YANI SIRA, GÜNLÜK KULLANIM VE TÖREN KAPLARI DA BULUNMUŞTUR.

Hemen hemen her odada ocak ve bazısı kubbeli olan fırınlar vardır. Genel olarak yükseltilmiş sekilerin üzerindedir. Yapıda kerpiç toprağından yapılmış, dörtgen ya da yuvarlak biçimli çok sayıda ambar ve yanarak kömürleşmiş tahıl ve yemiş gibi yiyeceklerin kalıntıları bulunmuştur.

Yapının duvarları, kerpiç çamuru sıvalı ahşap direklerden yapıldığından, günümüze ancak yanarak tuğlalaşmış kerpiç dolgu ve ahşap direklerin boşlukları kalmıştır. Yangın sırasında yapının asma kati, tavanı ver duvarların üst kısımları taban üzerine çökmüş ve bu nedenle mekanların son kullanımına ait buluntular, iyi bir şekilde korunarak günümüze kadar gelebilmiştir.

AŞAĞI PINAR, TÜM AVRUPA'DA TARIHÖNCESİ MİMARİNİN ESASINI OLUŞTURACAK OLAN AHŞAP DİREKLİ “UZUN EV” GELENEĞİNİN ORTAYA ÇIKARAK GELİŞTİĞİ YERLEŞİM YERİDİR.

Ağaç kesmek gibi kaba işlerden ince ahşap işçiliğine kadar çeşitli işlevlerde, tahta, kemik ya da boynuz saplara geçirilerek kullanılan ve sürtülerek biçimlendirilen balta, keser, keski gibi taş aletler bulunmuştur (Bkz. eser no. 27).





AŞAĞI PINAR'DA KİL HEYKELCİKLER

Aşağı Pınar'ın bütün tabakalarında inanç sistemini yansıtan küçük kadın ve hayvan heykelcikleri ile kült eşyaları bulunmuştur. En eski kültür katının kadın heykelcikleri, Anadolu'da olduğu gibi, oturur durumda ve dişilik organları abartılı iken, sonraki tabakalarda bulunan heykelcikler ayakta durur biçimde ince belli ve küçük göğüslü olarak betimlenmiştir.

Yerleşmede bulunan kadın heykelciklerinin tümü kırık olarak ele geçmiştir; heykelciklerin bilinçli olarak kırıldıktan sonra, bir parçasının saklandığı, diğer parçanın ise atıldığı anlaşılmaktadır.

Bazılarının üzerindeki bezemelerden, takıların ve dönemin kadın giysisinin nasıl olduğu anlaşılmaktadır.

Kulaklar ve burunda bulunan delikler, heykelciklerin küpe ve hızma gibi takılarının olduğunu göstermektedir. Heykelciklerde kulaklar, gözler ve burun büyük olarak yapılmakta, ancak ağız nadiren betimlenmektedir. Kadınların başlarında bazen başlık ya da serpuş bulunmaktadır.

Bazı kadın heykelcikleri çıplak olarak betimlenmiştir. Hayvan heykelcikleri, yerleşmede kemiklerini bulduğumuz evcil hayvanları yansıtmaktadır.

 

AŞAĞI PINAR'DA TÖREN VE İNANÇ

Neolitik dönemin inanç kültürü ile ilgili bilgilerimiz çok sınırlıdır; bununla birlikte toplumların tören yaptığı buluntulardan anlaşılmaktadır. Tören ve inanç ile ilgili olarak çeşitli kil heykelciklerin yanı sıra, üzeri insan ya da hayvan betimli kapla kilden maskeler ve kemikten yapılma bazı nesneler bulunmuştur.

Aşağı Pınar'da özel biçimleri nedeniyle törenlerde kullanıldığı kuşkusuz olan bazı kaplar bulunmuştur. Bunların arasında en ilginç olanlardan biri ince bir belle ayrılan çift karınlı gövdesinde kabartma insan betimlemeleri olan tören kabıdır (1). Kabın bir kadını temsil ettiği boyun kısmında yer alan üçgen biçimli insan yüzü (2) ve gövdenin üst kısmında kil heykelciklerdekilere benzer küçük göğüslerden (2) anlaşılmaktadır. Yine kil heykelciklerde olduğu gibi, kabartma olarak yapılan kollar karın üzerine doğru öne kıvrık olarak betimlenmiştir. Gövdede biri erkek biri dişi iki insan yan yana kabartma olarak betimlenmiştir (3). Bu çift olasılıkla bir tören sahnesini anlatmaktadır. Bir diğer özel buluntu ise arkalıklı bir koltukta oturur durumda olan kadın biçimli bir kaptır (4). Kadının uzun ve süslü bir giysisi vardır. Bunların yanı sıra insan yüzlü kaplar (5) ve ellerini kaldırmış durumda yapılmış insan betimlemeleri olan kaplar da bulunmuştur (6).

Kil nesnelerin yanı sıra, kemik ve boynuzdan, bazıları bir yılanı betimleyen çeşitli simgesel nesneler de bulunmuştur. Aşağı Pınar'ın bütün evrelerinde törenlerde kullanıldığı düşünülen üçgen (9) ya da dörtgen (10) biçimli "kült masası adı verilen kaplar dikkati çeker. Bu tür kapların üzeri ve ayak kısımları her zaman bezemelidir. 10 Bazılarının kenarlarında hayvan ya da insan biçimli kabartma şeklinde çıkıntılar bulunmaktadır.

Yalnızca 6. evrede tütsü yakmak için kullanıldığı anlaşılan bacalı maltız gibi büyük kaplar bulunmaktadır (7). Bunların üzeri bezemelidir. Yine aynı tabakada biçim olarak tütsü kaplarına benzeyen ancak baca kısmının içi dolu olan kaplar da bulunmuştur (8). Bu kapların üzerine çeşitli maske ya da giysiler geçirilerek törenlerde kullanıldığı düşünülmektedir.

 


AŞAĞI PINAR'DA SÜS EŞYALARI VE TAKILAR

Aşağı Pınar'da çok sayıda süs eşyası ve takı bulunmuştur. Bunların arasında kemik, diş, ithal olarak Adriyatik'ten gelen spondülüs gibi deniz kabukları malahit (bakıroksit), mermer, kaya kristali ve kil gibi çeşitli hammaddelerden yapılmış olanlar günümüze kadar ulaşabilmiştir. Buluntular bu dönemin beğenisini gösterirken, onlarla birlikte bulunan aletler de Taş Devri'nde özel takıların yapılması için kullanılan teknolojiyi açıklamaktadır.

Aşağı Pınar'ın 3. tabakasına ait, çeşitli takıların yapıldığı bir işlik ortaya çıkartılmıştır.

Tarihöncesi döneme ait bilinen çok az sayıdaki işlik yerlerinden biri olan Takı işliğinde bulunan gerdanlığın kazı sırasındaki görünümü Aşağı Pınar işliğinde, bölge dışından getirilmiş hammaddeler, yanı işlenmiş boncuklar ve bitmiş takılanın yanı sıra bir torba içine konularak saklandığı anlaşılan, bu dönemin bilinen en güzel örneklerinden biri olan bir gerdanlık bulunmuştur.






Kaynaklar:

http://kirklareliprojesi.org/asagipinar/

http://kirklareliprojesi.org/toplum/asagi-pinar-acik-hava-muze-projesi/

https://arkeofili.com/neolitik-donem-uzerine-prof-dr-mehmet-ozdogan-roportaji/

https://aktuelarkeoloji.com.tr/kategori/aktuel/8-bin-yillik-asagi-pinar-koyu-yeniden-canlaniyor

https://dergipark.org.tr/tr/pub/tubaked/issue/57432/814194

https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/asagipinardaki-8-bin-yillik-koy-yasami-gelecek-kusaklara-aktarilacak-/2398354

https://tr.wikipedia.org/wiki/A%C5%9Fa%C4%9F%C4%B1_P%C4%B1nar_H%C3%B6y%C3%BC%C4%9F%C3%BC

http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=246&html=ages_detail_t.html&layout=web

 

Konumu: https://goo.gl/maps/bnDsLtDgfphMyvfj7

 

Prof. Dr. Mehmet Özdoğan

Ortaöğrenimini İngiliz Erkek Lisesi ve ardından Robert Kolej'inde 1963 yılında tamamladı ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Kürsüsü'nde yükseköğretimine başladı. Halet Çambel, Kurt Bittel, Robert J. Braidwood'un öğrencisi oldu. Buradaki eğitimini Pekiyi derece ile tamamladı. Ayrıca Ön Asya Kültürleri ile Fiziki Coğrafya sertifikalarını da aldı.

1970 yılında İstanbul Üniversitesi'nde "fahri asistan" olarak çalışmaya başladı ve bütün akademik yaşamını İstanbul Üniversitesi'nde geçirdi. 1979 yılında “Fikirtepe” başlıklı çalışmasıyla doktora derecesini aldı. Neolitik yerleşik yaşam biçiminin ortaya çıkışı ve Avrupa'ya aktarım modelleri üzerinde uzmanlaştı.

İlk kazı deneyimine 1964 yılında Şanlıurfa'nın Bozova ilçesinde başladı. Meslek yaşamının ilk dönemlerinde Çayönü (Batman) kazılarında ve ODTÜ Keban Kurtarma Projesi ile Aşağı Fırat projelerinde (Mezraa-Teleilat kazısı) görev aldı. En uzun ve yoğun çalışmasını Güneydoğu Anadolu'da yaptı. Çalışmalarını 1990'larda Trakya'ya taşıdı. Trakya'da Yarımburgaz, Hocaçeşme, Kanlıgeçit, Aşağı Pınar yerleşimlerinde gerçekleştirdiği arkeolojik kazılar ve yüzey araştırmaları ile bölgenin tarihöncesi kültürlerini somut verilerle ortaya koydu.[4] Anadolu ve Balkan kültürleri arasındaki kültürel iletişimin göçlerin yanı sıra kültürel uyum ve bilgi aktarımıyla da gerçekleştiğini gösterdi.

1994 yılında profesörlüğe yükselen Özdoğan, 2000 yılında Prehistorya Anabilim Dalı başkanlığını üstlendi, 2010 yılında da emekli oldu.

Özdoğan, 2001 yılında TÜBA Hizmet Ödülü’nü aldı; Marmara Bölgesi tarih öncesi arkeolojisi alanına yaptığı katkılarından dolayı 2008 yılında kültür alanında Vehbi Koç Ödülü'ne, neolitik çağ mimari oluşumunu inceleyerek yaptığ yayınlardan ötürü 2020 yılında Mimarlar Odası'nın Mimarlığa Katkı Ödülü'ne layık görüldü.

Özdoğan, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) asli üyesi (2002-2011), Bilim Akademisi (2011), Amerika Birleşik Devletleri Bilim Akademisi (NAS) yabancı asli üyesi (2005), Amerika Arkeoloji Enstitüsü (AIA), Alman Arkeoloji Enstitüleri üyesidir.

Ödülleri

2001 TUBA Hizmet Ödülü

2008 Vehbi Koç Vakfı Ödülü

2020 Mimarlar Odası Mimarlığa Katkı Ödülü

--------------------------------------------

Blog'daki konuyla ilgili diğer yazılar

Genel arkeolojik dönemler - kronoloji
https://fethidemir.blogspot.com/2019/03/genel-arkeolojik-donemler-kronoloji.html

MEZOPOTAMYA TARİHİ-1: TARİH ÖNCESİ
https://fethidemir.blogspot.com/2019/01/mezopotamya-tarihi-1-tarih-oncesi.html

MEZOPOTAMYA TARİHİ-2: KRONOLOJİ
https://fethidemir.blogspot.com/2019/01/mezopotamya-tarihi-2-kronoloji.html



Sümer – Mısır bağlantısı

Sümer – Mısır bağlantısı Gebel el-Arak hançeri Paris’teki Louvre müzesi, 1916 yılında Hamamat vadisinin batısındaki Gebel el-Arak köyünde...

Tema resimleri 4x6 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.