Header Ads

MEZOPOTAMYA TARİHİ-1: TARİH ÖNCESİ

MEZOPOTAMYA TARİHİ-1: TARİH ÖNCESİ

Uzak geçmiş: Avcılık ve toplayıcılıktan ilk köylere
İnsanoğlunun Önasya'daki serüveni, 500 binyıl öncesinden başlayarak daha belirgin biçimde izlenebilmektedir. Günümüzden 12 binyıl öncesine kadar dünyanın kuzey yarım küresinde, oldukça farklı çevre ve iklim koşulları hüküm sürmüş; buzul ve buzul arası dönemler yaşanmıştır. Buzul hareketleri Mezopotamya'ya kadar uzanmamış, bu nedenle de dağların güney eteklerinde bölgeye ulaşan topluluklar için uygun yaşam ortamları oluşmuştur. Başlangıçta insanlar ihtiyaçlarını, coğrafi koşulların daha uygun olduğu bölgelerde doğal olarak yetişen meyveler, kökler, çeşitli bitkiler ve avladıkları hayvanlardan karşılamaya çalışmaktaydılar. Gruplar halinde, bir yere uzun süre bağlı kalmadan yaşayan insanlar doğanın sunduklarıyla yetinmek zorundaydı. Kaya oyukları ve mağaralar barınak olarak kullanılmakta, bunların bulunmadığı yerlerde ise saz veya dallardan geçici kamplar kurulmaktaydı.

Günlük yaşamda kullanılan aletler için ana malzeme taştı. Ağaç ve saz gibi organik maddelerden üretilmiş olabilecek aletler ise günümüze ulaşmamıştır. Çakmaktaşı yaygın olarak kullanılmıştır. Ayrıca bir tür volkanik cam olan obsidyen, bazalt ve çay taşından da alet yapılmıştır. İlk şekillendirilen kesici ve delici aletler çok ilkeldi. Hammaddeyi oluşturan çekirdek taş kütlesi üzerine başka bir sert taşla vurularak kenarlardan parçalar ayrılıyor ve keskin yüzeyler oluşturuluyordu. Bazen çıkarılan yongalar alet olarak kullanılıyordu. Bu nedenle, Önasya'da insanoğlunun uzak geçmişi genellikle üretilen taş aletlere göre Paleolitik (Eski Taş) , Mezolitik (Orta Taş) ve Neolitik (Yeni Taş) Çağ olarak adlandırılır. Önasya'da ilk köylerin kuruluşundan itibaren, kesici ve delici alet yapmak için Doğu Anadolu ve Orta Anadolu'daki volkanik dağların çevresinden elde edilen obsidyen (volkanik cam) kullanılmaktaydı. Büyük bir obsidyen kütlesi (çekirdek) üzerine başka bir sert taşla vurularak veya baskı uygulanarak kenarlardan parçalar (yongalar) ve aletler elde ediliyordu.

Mezopotamya'da Musul yakınlarında Paleolitik dönemin başlarında yapıldığı tahmin edilen taş aletler belirlenmiştir. Kuzey Irak'ta Küçük Zap bölgesinde Barda-Balka adlı "atölye" veya "kamp alanı" günümüzden yaklaşık 80 bin yıl öncesine tarihlenir. Büyük Zap ırmağı vadisinde bulunan Şanidar Mağarası ise uzun bir zaman dilimi boyunca iskân edilmiştir. İçinde binlerce yıl boyunca, belli mevsimlerde barınan insanlara ait kalıntıların üst üste oluşturduğu tabakalarda önemli kalıntılar saptanmıştır. Burada, günümüzdeki insanın atası olan Homo Sapiens türünden önce yaşayan Neandertal insana ait iskeletlerin yanı sıra, taş aletler ve hayvan kemikleri de bulunmuştur. Ayrıca hem bölgedeki diğer birçok mağarada hem de Batı İran ile Doğu Akdeniz kıyısındaki barınaklarda bu döneme ait yaşam izlerinin var olduğu bilinmektedir. Paleolitik dönemde Mezopotamya'da yapılan aletler ile Suriye-Filistin, Anadolu ve İran'da üretilenler arasında az da olsa bir benzerlik olduğu gözlenmektedir. Bu da bölgedeki insanların izole bir yaşam sürmediğini ve komşu bölgelerle ilişkide olduğunu gösterir.

Yaklaşık olarak 11-12 binyıl önce iklim yavaş yavaş değişerek, günümüzdekine yakın koşullar oluşmuş; buzulların erimesiyle de doğadaki bitki türleri ve bunlarla beslenen hayvanlar çoğalmıştır. Geçiş çağı olarak da adlandırılan Mezolitik (Epipaleolitik) dönemde insan toplulukları tarıma alınabilecek bitkilerin ve evcilleştirilmeye uygun hayvanların daha çok olduğu bölgelerde uzun süre yaşamaya, basit barınaklar yapmaya başladılar. Önasya'da yerleşik hayata geçiş süreci konusundaki bilgilerimizin önemli bir bölümü,
Doğu Akdeniz kıyı şeridinde yapılan çalışmalardan kaynaklanır. Burada, kısa süreli yerleşimcilerin geliştirdikleri kültürler Kebara ve Natufien olarak adlandırılır.

İnsanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri ve belki de en önemlisi, avcılık ve toplayıcılıktan sonra üreticilik evresine geçiştir. İnsanoğlu, ortaya çıkışından itibaren birkaç milyon yıl içinde hemen hemen bütün dünyaya yayılmış, özellikle alet teknolojisinde önemli aşamalar geçirmiş olmakla birlikte, günlük yaşamını doğanın sunduklarına göre düzenleme evresini geçememişti. Uygun çevre koşullarının oluşmasıyla birlikte taş temelli, kerpiç veya saz ve çamur ( wattle and daub) duvarlı evlerden oluşan ilk köyler kurulmaya başlanmış, bazı bitkiler tarıma alınarak ilk düzenli üretim gerçekleştirilmiştir. Ayrıca koyun, keçi ve sığır gibi hayvanlar evcilleştirilmiş, çanak çömlek yapımı günlük hayata girmiştir. Bütün bunlar günlük yaşamın köklü bir biçimde değişmesi anlamına da geliyordu. Bu nedenle yeni süreç "Neolitik Devrim" olarak da adlandırılmaktadır. Dikdörtgen kerpiç evler, sınırlı tarım ve küçük çaplı hayvan besiciliğinden oluşan köy kültürü, 7 bin yıllarında oldukça yaygın bir yaşam biçimi halini aldı. Başlangıçta kurulan köyler büyük bir olasılıkla bütün mevsim değil, yılın belirli dönemlerinde oturulan yerlerdi. Başlangıçta olmasa da bu sürecin günlük yaşama taşıdığı en önemli yeniliklerden biri de kilin şekillendirilerek kap kacak biçimine dönüştürülmesi, yani çanak çömlek yapılmasıydı. Çabuk kırılan, ancak hammaddesi bol bulunduğu için çokça üretilebilen bu malzeme, doğada kaybolmadığı için Neolitik'ten itibaren insanın izini sürerek serüvenini öğrenmede önemli bir katkı sağlamıştır.

Önasya'nın büyük uygarlık merkezlerinde, üretimciliğe geçişten sonra yaşanan ·birçok gelişmeye rağmen, Irak, Suriye ve Anadolu'nun kırsal alanlarındaki köylü yaşam çok fazla değişmeden günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Genellikle kerpiçten evlerde oturan, hayvancılık ve tarım yapan bu insanların alışkanlıkları arasında, yaylacılık dolayısıyla yarı göçebelik, yabani hayvan avı nedeniyle avcılık gibi, Paleolitik dönemde başlamış uğraş ve davranış biçimleri de vardı. Ayrıca, daha az olmakla birlikte, tarımla uğraşmayan, yaylalarda, geçici barınaklarda veya taşınabilir barınaklarda yaşayan ve hayvancılıkla geçinen gruplar da varlıklarını korumuştur.

Devam eden kazı çalışmaları Neolitik dönemdeki gelişmelerin, birçok bakımdan basit bir teori ile açıklanamayacak kadar karmaşık ve şaşırtıcı olduğunu gösterir. Mezopotamya'nın kuzey sınırını oluşturan Torosların eteklerindeki Çayönü yerleşmesi, 10 binyıl öncesinde yapılan ilk yuvarlak kulübelerden, geniş odalı yapılara kadar yaşanan aşamaları gösteren mimari kalıntılara sahiptir. Burada yaşayanlar, mimari alandaki performanslarının yanı sıra, çanak çömlek aşamasından önce, taştan stilize figürin yapmayı, doğada bulunan bakın ısıtarak-döverek boncuk, bız ve halka biçiminde işlemeyi başarmışlardı. Şanlıurfa-Nevali Çori höyüğünde ise bölgedeki en eski tapınak yapılarından biri saptanmıştır. Tapınak, içinde boyları 3 m.'ye ulaşan, üzerlerinde kabartmalada dikilitaşlar, yabani hayvan ve karışık yaratıklara ait betimlemeler ve figürinler ile kompleks bir yaşamın ürünü olarak karşımıza çıkar. Aynı bölgedeki Göbeklitepe heykel ve kabartmaları da inanılanın aksine "Ana Tanrıça" inancından ziyade, kutsal erkek motiflerinin daha büyük ve önemli olabileceğini gösterir. Ayrıca yerleşik yaşama geçiş sürecinin yalnızca dağ eteklerindeki tarıma uygun alanlarda yaşanmadığı, bazı grupların yüksek bölgelerde de küçük köyler kurduğu belgelenmiştir.

Mezopotamya'da Neolitik dönemin en ünlü yerleşmelerinden biri, Braidwood tarafından 20. yüzyıl ortalarında kazılan, Kuzey Irak'taki Cermo'dur (Jarmo) . Burada Neolitik süreçte başlayan uzun bir yaşamın izleri saptanmıştır. Duvarları sıkıştırılmış çamurdan yapılmış (pise), dörtgen planlı evlerde oturan insanların, kemik kaşıklar kullandığı, büyük oranda evcil hayvanlara sahip olduğu ve tarım yaptıkları anlaşılmıştır. Evcil hayvanlar, sığır, koyun, keçi, domuz ve köpekten oluşurken, tarıma alınan bitkiler arasında buğdayın ein korn ve emer türleri ile arpa, mercimek ve bezelye bulunmaktaydı. Neolitik dönemin bir diğer merkezi Magzaliye'de ise yerleşmenin çevresini kuşatan, kulelere sahip bir sur kalıntısı saptanmıştır ki bu türünün en erken örneklerinden birini oluşturur.

Yaygınlaşan yerleşmelerde tarım ve hayvanların evcilleştirilmesi gibi yeniliklerin yanı sıra, gelişmiş aletler de üretilmekteydi. Daha büyük gruplar halinde yaşamaya başlayan topluluklar ortak sosyal davranış biçimleri geliştirmiş, paylaştıkları dini inançları için ilk tapınakları, savunma endişeleri doğrultusunda da ilk surları yapmışlardı.

Hassuna ve Samarra dönemleri (7. binyılın sonu - 6. binyılın ilk yarısı)
Mezopotamya'da köy yaşamının başlangıcıyla, yazılı belgelerin ortaya çıkışı arasındaki gelişmeler, taş alet ya da madencilikte kat edilen aşamayı gösteren adlarla değil de yerleşim karakteri, ev plan tipi, üretim teknolojisi ve moda olan çanak çömlek tipleri gibi ortak kültürel unsurları tanımlayan adlarla anılır. Bu kültürler genellikle ilk belirlendikleri yerin adını almışlardır. Aşağıda değineceğimiz üzere, Hassuna, Samarra, Halaf ve Obeyd gibi isimler, hem bir kenti, hem de geniş bölgelerde, farklı zaman dilimlerinde kabul gören kültürel unsurları simgeler.

Mezopotamya'da tarımla uğraşan erken köy toplumunu temsil eden gelişmelerin yaşandığı Bassuna döneminde, özellikle ev plan tipi ve kullanılan çanak çömlekler kendine özgü yanlarıyla dikkat çekicidir. Hassuna, Musul'un 35 km. güneyinde, Dicle Nehri üzerinde kurulmuş bir yerleşim birimidir. Burada erken köy kültürüne ait izlerin üzerinde, daha gelişmiş bir mimari anlayışla planlanmış, bir avluyu çevreleyen 6-7 odalı evler bu döneme aittir. Odalar iki blok halindedir; bir bloğun yaşam alanı, diğerinin ise mutfak ve depolar için ayrıldığı veya kadın ve erkekler için haremlik selamlık olarak planlandığı düşünülmektedir. Çanak çömlek pişirmek için gelişmiş fırınlara ve tandırlara, hububat depolamak için büyük silo veya depo kaplarına sahip olan insanlar, bakın döverek işlemenin yanı sıra, büyük olasılıkla eriterek şekillendirmeyi de başarmışlardı. Bu dönemin başlıca kriteri Hassuna seramiği denen standart mallardır. Bu üslup Güneydoğu Anadolu, Suriye ve Filistin'e kadar geniş bir alana yayılmıştır. Hassuna, Şimşara ve Yarım Tepe gibi merkezlerin üst tabakalarında Hassuna çanak çömleğinin yanı sıra "Samarra malları" olarak adlandırılan yeni bir tür çanak çömlek daha görülür. Bu yeni çanak çömlek türü zamanla eskilerinin yerini almış ve kuzeyde Diyarbakır bölgesine kadar yayılmıştır. Samarra, Mezopotamya'nın yağmurda tarım yapılabilen dağ eteklerindeki bölgenin güneyinde ve yine Dicle üzerinde yer alır. Tel es-Savvan'da yapılan kazılar bu dönem insanlarının köylerde oturdukları halde, tarım için Dicle sularını tarlalarına ulaştıran ilk kanalları yaptıklarını gösterir. Bu yöntemle arpa ve buğdaya ek olarak keten de yetiştirildiği anlaşılmaktadır.

Halaf dönemi (5600-5000}
Halaf kültürü, yeni ve kendine özgü farklı özelliklere sahiptir. Kültür adını, ilk kez bulunduğu Yukarı Habur bölgesindeki Tel Halaf adlı yerleşmeden almıştır. Mimarlık alanında bu dönemin markası olarak kabul edilebilecek yenilik tholos adı verilen konut tipidir. Taş temel ve kerpiç duvar tekniği varlığını sürdürmekle birlikte, mekân boyutlarının küçüldüğü görülür. Tholos, çapı 3 m. ile 7 m. arasında değişen, yuvarlak planlı bir oda ve bu odaya eklenmiş dikdörtgen bir mekândan oluşan, küçük bir ailenin yaşayabileceği büyüklükte bir konut tipinin adıdır. Üstünün, günümüz Harran evlerinde olduğu gibi yuvarlak veya sivri kubbe biçiminde kapatıldığı düşünülmektedir. Bu türde üst örtü, büyük olasılıkla düz dam yapmak için gerekli olan ahşap hatıl bulmaktaki zorluktan dolayı tercih edilmekteydi. Tholos tipi evler, az ağaç bulunan bölgede inşa edilirken, dörtgen planlı ev yapma geleneği de sürmekteydi. Bu dönemde moda olan çanak çömlek, mimari etkilerin ulaşamadığı daha uzak bölgelere dek yayılmıştır. Halaf boyalı çanak çömleklerde bezeme olarak kapının dış yüzüne, gövde çevresine geniş bir bant yapılmış, ya da bezemeler alttan ve üstten dar boya banda sınırlandırılmıştır. Bezemneler arasında kuş, yılan, boğa başı, geyik, eşek, keçi, balık kılçığı, dalgalı çizgiler, içi dolu kareler, üçgenler, noktalar/benekler ve dama tahtası biçiminde olanlar yaygındır.

Bu kültürün yayılım alanı, Zagros Dağları ile Akdeniz arasındaki bütün Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu'yu kapsar. Birçok arkeolojik kazıyla ortaya çıkarılan ve yüzey araştırmalarıyla dağılımı saptanan bu döneme ilişkin merkezler arasında Yarım Tepe, Arpaciye, Tel Halaf, Tel Brak, Çagar Bazar, Griki Hacıyan, Samsat, Kahramanmaraş'taki Domuz tepe ve Şanlıurfa-Kazane sayılabilir. Dönemin moda olan çanak çömleği, kültürel ilişkiler sonucu Torosların kuzeyinde, Elazığ, Malatya ve Van bölgesinde de kullanılmıştır. Bu kültürün etkilerinin doğuda Zagrosları aşıp lran'a, batıda da Mersin-Yumuktepe'ye kadar ulaştığı anlaşılmaktadır. Tüm bu alan genel olarak kuru tarım yapılabilecek coğrafi bir yapıya sahiptir. Temel ihtiyaçlar, eskiden beri ekilip biçilen buğday, arpa, mercimek ve nohut gibi türleri yetiştirerek ve evcilleştirilmiş olan koyun, keçi, sığır ve domuz gibi hayvanları besleyerek karşılanmaktaydı. Yarım Tepe kazıları, bu dönemde ölülerin basit toprak mezarlara konulduğunu veya yakılarak gömüldüğünü gösteren bulguları ortaya çıkarmıştır.

Obeyd dönemi (yaklaşık 5500-4000)
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Mezopotamya çevresine gelen ilk topluluklar daha çok kuzeyde Toros ve Zagros dağlarının yamaçlarında yaşamaya başlamışlardır. Uygun iklim koşullarının oluşmasını takiben, "Verimli Hilal" olarak da adlandırılan dağların etekleri ile Doğu Akdeniz kıyılarındaki kuru tarıma uygun bölgelerde ilk mevsimlik yerleşmeler ve geçici barınaklar kurulmuştur. Güney Mezopotamya'da ise en erken yerleşmeler, kuzeyden farklı olarak, Neolitik dönemin sonlarında başlamıştır.

Kuzeyde Halaf kültürü ile eş zamanlı olarak Güney Mezopotamya'da, ilk buluntu yerinden dolayı Ubaid veya Obeyd olarak adlandırılan bir kültür gelişmekteydi. Bu yeni kültür, 6. binyılın sonlarına doğru kuzeye yayılarak Halaf kültürünün yerini almış ve bütün Mezopotamya'da benimsenen bir kültür olmuştur. Tholos tipi ev yapımı son bulmuş, çok renkli bezemeleri olan Halaf çanak çömlek geleneği de bu süreçte yeni bir gelenekle yer değiştirmiştir. Özellikle güneyin alüvyonlu düzlüklerinde sulu tarım yaygınlaşmıştır.
Bu aşamadan sonra güneyin ekonomik ve sosyal yapısı, yağmurda tarım yapılabilen kuzey bölgelerinden belirgin bir biçimde farklılaşma sürecine girmiştir. Geniş ve uzun kanalların kazılması ve sulamanın organize edilmesi, insanları işbölümüne yönlendirmiş olmalıdır. Birlikte büyük projeler gerçekleştirme düşüncesinin gelişmesinin, anıtsal yapıların inşasında da etkili olduğu anlaşılmaktadır.

Obeyd döneminde mimari ve sanat alanında atılan adımlar, Mezopotamya uygarlıklarının gelişmesinde öncü bir rol oynamış, ardından Sümerlerin anıtsal biçime dönüştürdükleri birçok yapı, bu dönemde atılan temeller üzerinde gelişmiştir. Güney Mezopotamya'da Ur kenti yakınındaki Eridu'da (Tel Abu Şahrain) yapılan kazılar, buradaki büyük bir zigguratın aynı alanda 3 binyılı aşkın bir süre boyunca inşa edilip, yıkılan 17 tapınaktan sonra yapıldığını ortaya koymuştur. Bu durum, hem aynı noktada kurulan kutsal yapıların zaman içerisinde mimari olarak gelişmesini göstermekte hem de binlerce yıl süren kesintisiz bir inanç sisteminin varlığına tanıklık etmektedir. Geç Obeyd döneminin sonuna kadar tapınak yerleşmedeki bütün faaliyetlerin merkeziydi. Kentler bu merkezlerin çevresinde gelişmiştir. Bu yerleşim modeli daha sonraki Sümer şehirlerinin bir öncüsü niteliğindedir. Bu döneme ait en önemli kalıntılar Güney Mezopotamya'da Ur, Uruk, Obeyd ve Eridu gibi kentlerde bulunmuştur.

Obeyd kültürü kuzeye yayılırken yerel unsurla da kaynaşmıştır. Bu durum yayılımın savaşlada değil, göçlerle, ticari ilişkilerle ve uzun bir süreçte gerçekleştiğini gösterir. Orta Mezopotamya'da Hamrin bölgesindeki Tel Madhur ve diğer birçok merkezde saptanan bu döneme ait yapılar genel olarak benzer planda yapılmıştır ve tüm bölgede dönemin karakteristik özelliklerini taşıyan çanak çömlek kullanılmıştır. Kuzey Irak'ta Tepe Gawra'daki tapınak Eridu'dakine çok benzemekle birlikte mezar geleneğinde bazı farklar görülür. Eridu'da yaklaşık 1000 kadar gömünün saptandığı mezarlık, yerleşmenin dışında iken, Ur'da kutsal alanların, Tepe Gawra'da ise evlerin çevresinde yer alır.

Bu dönemin çanak çömleği, oldukça yavaş dönen bir çarkta yapılmaya başlanmıştır. Bu durum üretilen kapların daha standart hale gelmesine ve üzerlerindeki bezemenin tekdüze yapılmasına neden olmuştur. Bezemeler kapların üst yarısında ya da omuza kadar uygulanmıştır. Ana motifler zikzaklar, üçgenler, şevronlar, haç ve gamalı haçlar, kareler, baklava ve dairelerden oluşur. En yaygın doğal motifler dal-filiz ve farklı çiçeklerden oluşturulmuştur. Bu dönemin sonlarında gerçek çömlekçi çarkı geliştirilmiş ve çanak çömlek yapımında büyük bir aşama kat edilmiştir. Güney Mezopotamya'da ortaya çıkan Obeyd kültürünün izleri, kuzeyde Halaf kültürünün yayıldığı tüm bölgede görülür. Torosların kuzeyinde Elazığ-Malatya bölgesindeki Arslantepe, Değinnentepe, Tülintepe, batıda Amuk Ovası ve Mersin-Yumuktepe gibi merkezler bunlardan yalnızca birkaçıdır. Geniş aviulu dikdörtgen mekanlardan oluşan Değirmentepe yerleşmesindeki dönemin temsilcisi olan damga mühürler ve mühür baskıları (bullalar) sıkı bir ticari ilişkiye işaret eder. Yumuktepe'de Halaf dönemi yapı katı üzerindeki, çevresi kerpiç surlarda kuşatılmış Obeyd dönemi sitadeli ise sosyal alanda meydana gelen savunma öncelikli bir değişimin belirgin örneklerinden biridir.

Bu dönemde ticaret oldukça gelişmişti. Güney Mezopotamya'da sulu tarım olanaklarıyla refah seviyesi yükselen ve nüfusları artan kentlerde yaşayanlar, farklı madenler, değerli taşlar ve kereste gibi ihtiyaçları nedeniyle, uzak bölgelere gidip gelmek ve ticaret kolonileri kurmak zorundaydılar. Kuzeyde Toroslar ve Anadolu yüksek yaylasına ulaşan Mezopotamya etkili mimari ve sanatsal unsurlar ile buralarda güney modelinde gelişen yerleşmeler bu tür bir ilişkinin sonucunda ortaya çıkmıştır. Örneğin Van-Tilkitepe'de, Halaf döneminin modası olan çanak çömlekler günlük yaşamda kullanılmakta, Güney Mezopotamya'da da bu bölgelerden giden obsidyenlerden alet yapılmaktaydı.

Prof. Dr. Kemalettin Köroğlu / “Eski Mezopotamya tarihi”

Sümer – Mısır bağlantısı

Sümer – Mısır bağlantısı Gebel el-Arak hançeri Paris’teki Louvre müzesi, 1916 yılında Hamamat vadisinin batısındaki Gebel el-Arak köyünde...

Tema resimleri 4x6 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.