Tanrı olmasaydı O’nu icat etmek gerekirdi
Tanrı olmasaydı O’nu icat etmek gerekirdi / (Fethi Demir)
"Tanrı olmasaydı biz o'nu icat etmek zorunda
kalacaktık, ama bütün tabiat O'nun var olduğunu bize haykırmaktadır"
şeklinde ifade etmiştir bize Tanrı anlayışını Voltaire. Ve keza: "Tanrı düşüncesinden başka her şey
saçmadır" fikrini savunmuştur.
İlk
Homo Sapiens Sapiens’in tarihi yaklaşık 200 bin yıl öncesine dayandırılıyor.
İlk insanımsı “LUCY” ise 3.5 milyon yıl yaşında. İnsanlık tarihinde ne kadar
geriye gidersek gidelim, insanın merakı ve sorgulaması da o günden başlıyor.
Kimiz, neyiz, nasıl olduk, biz – dünya - evren, daha üstü, daha ötesi...
Öğrendiğimiz her yeni şey, bırakalım cevap vermeyi, sorulara yeni sorular
katıyor ve bilgi açlığımız doymadan devam ediyor.
Bilimin
ilerlemesi, fikir ve deneylerimizin kuşaklar boyunca artarak birikmesiyle
bizler de insanlık olarak yeni fikirler üretiyoruz, yorumlar yapıyoruz. Diyoruz
ki; “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir”, bunun arkasında, ötesinde de mutlaka
bir şeyler vardır veya olmalıdır. “Varlığın, var oluşun nasıl ve nedenleri
olmalıdır”. Bu sorgulamalardan bir takım ulvi, yüce, mistik sonuçlar
çıkarıyoruz. Kimimiz bir kısmına inanıyoruz, kimimiz onu reddedip başka
çıkarımlara, kavramlara veya delillere iman ediyoruz.
Sorgulamaların
bir kısmını teoloji, bir kısmını da felsefe veya din felsefesi (teosofi) olarak
ilim haline getiriyoruz. Biz bu sorgulamaların içerisinden, insanlık olarak “TANRI”
kavramı üzerine neler düşünmüşüz, hangi fikirler ve yaklaşımlarda bulunmuşuz
onu incelemeye çalışalım. Diyebiliriz ki; ne kadar insan var ise, o kadar da
Tanrı anlayışı ve kavramı vardır, doğrudur. Fakat bilimsel metodoloji olarak,
bunların ortak paydalarda olanlarını sınıflamak ve anlaşılabilir kavramlara
dönüştürmek zorundayız. Felsefe ilmi açısından, kavramlar temel nesnelerdir.
Kavramlar olmadan anlama ve anlaşma zeminimiz olmaz.
Tanrı
inancını, kavramını kabaca 4 ana başlık altında toplayabiliriz: Teizm, Deizm, Panteizm (Pan-Enteizm), Tanrı
Tanımazlık (Ateizm) ana dörtlü çizgisi, bunların varyantları ve diğerleri.
Teizm
Yunanca
"Tanrı" anlamına gelen Theos
kelimesinden türetilmiştir, ilk kez Ralph Cudworth tarafından kullanılmıştır.
Teizm; Mutlak ve tek varlık
olan Tanrı ve evrenin ilişkisinin varlığı
ve arasındaki ilişkiyi açıklayan; mevcut ve aktif olarak evrenin yaratılışını ve yönetimini yapan, sorumlu ve müdahil bir Tanrı betimlemesi içerir.
Tanrı'nın vahiy veya çeşitli
yollarla din gönderdiğini savunan öğretidir. Bu yaklaşıma göre Tanrı, dünya ve
insanlarla sürekli ilişki içerisindedir.
İbrahim’i
veya semavi dinler de dediğimiz Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık; Teist
Tanrı inancına sahiptir. Bu dinlerde Tanrı, her şeyin ayrıca dışında veya
üzerinde “vardır”. Var olan her şeyi yani tüm evreni veya evrenleri yaratmıştır
ve yarattıklarını uygun bulduğu şekilde “esirger, korur, bağışlar veya
cezalandırır”.
Deizm
Latince
"Tanrı" anlamına gelen Deus
kelimesinden türetilmiştir.
Deizm; Evreni oluşturan,
işleyişi için doğa kanunlarını (kutsal yasa, fizik kanunları) koyan, fakat
insanlığa ve evrene müdahalede
bulunmayan; doğruları keşfetmeleri için insanlara akıl veren bir Tanrıya
olan inançtır. Deistler genellikle bu doğrultuda evreni Tanrı tarafından
tasarlanan, tüm temel kanunları ile hareketi başlatılan; sonrasında dışarıdan müdahale olmadan, konulmuş doğa
kanunlarına uygun şekilde işleyen bir bütünlük olarak görürler.
Dini
bilgiye veya Tanrı bilgisine dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla (zaten)
ulaşılabileceği ilkesini esas alan, bu sebeple vahiy ve esine dayalı tüm
dinleri reddeden bir Tanrı inancıdır.
Deizm,
evrim teorisine karşı değildir. Deizme göre insan, Tanrının oluşturduğu
kurallar çerçevesinde, daha ilkel canlıların evrimleşmesi sonucu oluşmuş
olabilir. Bir Yaratıcıya inanmak, o Yaratıcının, insanı aşama geçirmeksizin bir
anda yarattığı fikrine inanmayı gerektirmez.
Panteizm
Panteizm; Tanrı ile evreni
bir, aynı ve özdeş kabul eden görüştür. Panteizm, anlam olarak tümtanrıcılık -
kamutanrıcılık- demektir.
Panteizme göre; Tanrı her şeydir ve her şey Tanrıdır. Tanrı'nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur, Tanrı doğanın - evrenin kendisidir. Aşkın bir Tanrı var olmadığı gibi, her hangi bir yaratmadan da söz edilemez. Tek Tanrı 'lı Dinlerdeki Tanrı-Alem ayrılığı, Yaratan-Yaratılan diye bir ikilem aklın yanılsamasıdır. Tanrı yaradan değil, var olandır ve evrendeki her şeyin (canlı-cansız bütün varlıklar, atom, hareket, insan, doğa, fizik kanunları, yıldızlar... ) varlıkların toplamıdır. Evrende görülen şeylerden gayri bir Tanrı yoktur. Evrenin başlangıcı ve sonu yoktur. Önsüz ve sonsuz olan Tanrı; hem makro kozmosta (evrende), hem de mikro kozmosta (insanda) bulunur. Bu görüşün ilginç ve çarpıcı bir sonucu, insanın da Tanrı 'nın bir parçası olduğudur.
Evreni algılayış biçimi olarak Panteizm, Hindu, Buda dinlerinde hayal gücü geleneğine uygun bir anlayıştır. Felsefî bir tasarım olarak Panteizm ise, eski Yunan felsefesinde Plotinos (205-270), Rönesans'tan sonra Giordano Bruno (1548-1600) ve Spinoza (1632-1677) tarafından temsil edilmiştir. Düşünsel kökü Antik Çağ Yunan Stoacılığına dayanan Panteizmin ileri sürdüğü Evrenin Ruhu Anlayışı, Hegel’ciliği ve Spinoza’cılığı doğurmuştur.
Panteizme göre; Tanrı her şeydir ve her şey Tanrıdır. Tanrı'nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur, Tanrı doğanın - evrenin kendisidir. Aşkın bir Tanrı var olmadığı gibi, her hangi bir yaratmadan da söz edilemez. Tek Tanrı 'lı Dinlerdeki Tanrı-Alem ayrılığı, Yaratan-Yaratılan diye bir ikilem aklın yanılsamasıdır. Tanrı yaradan değil, var olandır ve evrendeki her şeyin (canlı-cansız bütün varlıklar, atom, hareket, insan, doğa, fizik kanunları, yıldızlar... ) varlıkların toplamıdır. Evrende görülen şeylerden gayri bir Tanrı yoktur. Evrenin başlangıcı ve sonu yoktur. Önsüz ve sonsuz olan Tanrı; hem makro kozmosta (evrende), hem de mikro kozmosta (insanda) bulunur. Bu görüşün ilginç ve çarpıcı bir sonucu, insanın da Tanrı 'nın bir parçası olduğudur.
Evreni algılayış biçimi olarak Panteizm, Hindu, Buda dinlerinde hayal gücü geleneğine uygun bir anlayıştır. Felsefî bir tasarım olarak Panteizm ise, eski Yunan felsefesinde Plotinos (205-270), Rönesans'tan sonra Giordano Bruno (1548-1600) ve Spinoza (1632-1677) tarafından temsil edilmiştir. Düşünsel kökü Antik Çağ Yunan Stoacılığına dayanan Panteizmin ileri sürdüğü Evrenin Ruhu Anlayışı, Hegel’ciliği ve Spinoza’cılığı doğurmuştur.
Panteizm'in
Türleri
1. Tabiatçı Panteizm: Tek realite
tabiattır. Tanrı da tabiatın içinde var olandır. (Dideron, Boron d 'Holbach)
2. İdealist Panteizm: Tek realite ruhtur. Tanrı da ruhun özünde var olandır. (Hegel, Fichte, Brunschvicg)
3. Teolojik Panteizm: Felsefî anlamda asıl Panteizm budur. Evrende tek realite Tanrı 'dır. Diğer bütün varlıklar, her şey Tanrı 'nın varlığında oluşmuştur. Hiçbir şey onun dışında değildir, her şey odur.
2. İdealist Panteizm: Tek realite ruhtur. Tanrı da ruhun özünde var olandır. (Hegel, Fichte, Brunschvicg)
3. Teolojik Panteizm: Felsefî anlamda asıl Panteizm budur. Evrende tek realite Tanrı 'dır. Diğer bütün varlıklar, her şey Tanrı 'nın varlığında oluşmuştur. Hiçbir şey onun dışında değildir, her şey odur.
Pan-enteizm
(Çift kutuplu
Kamu-Tanrıcılık ya da Diyalektik Tanrıcılık)
Spinoza
ağırlıklı Panteizm algılayışına göre, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı 'dır.
Tanrı-Evren-İnsan ayırımı yoktur, hepsi bir ve aynıdır. Aşkın bir Tanrı var
olmadığı gibi, her hangi bir yaratmadan
da söz edilemez. Spinoza 'nın bu görüşü, ailesinin göç ederek ayrıldığı
Endülüs İspanya'sındaki ünlü mutasavvıf Muhyiddin-i Arabî 'nin etkisiyle
oluşmuştur. Bilindiği gibi Arabî 'nin görüşü "Vahdet-i Vücud" anlayışıdır ve sandığının aksine, Spinoza 'nın
Panteizmi ile Arabî 'nin Vahdet-i Vücut anlayışı birbirinin aynı değildir.
Spinoza 'da Tanrı evrendedir ve
evren kadardır. Arabî 'de ise Evren
Tanrı 'dadır ve bu durum Tanrı 'yı sınırlamamaktadır.
İngiliz düşünürü White Head 'e göre, Tanrı 'nın her türlü değişmenin ötesinde değişmez bir niteliği ve bunun yanında bir de değişen ve oluşan bir niteliği vardır. Tanrı değişmeyen yanıyla devinimi başlatmıştır ve Evrenin bilincindedir. Ancak Tanrı bu konumda kalmış olsaydı, ilk devindirici, özgür, öncesiz ve yetkin olarak kalacak ama varoluşa katılmamış olacaktı. Diğer niteliğiyle ise, Tanrı değişme ve oluşma sürecinin içinde ve bilincindedir. Bu nedenle Tanrı 'nın evrende içkin (immanant / evrenin maddesine karışmış-içinde bulunan) olduğunu söylemek de doğrudur. Evrenin Tanrı 'da içkin olduğunu söylemek, Tanrı-Evren ilişkisinin karşılıklı olduğunun farkına varışın göstergesidir.
Hartshorne, Tanrı 'nın bir soyut bir de somut iki yüzü olduğunu söyler. Soyut niteliğiyle Tanrı, mutlak, etkilenmez, erişilmez ve değişmezdir. Somut yanıyla ise etkilenir ve değişir. Tanrı bu iki niteliğinde de yetkindir, ancak bu yetkinlik klâsik Teizmdeki gibi değildir. Oradaki yetkinlik değişmeyen donmuş bir yetkinliktir. Buradaki yetkinlik değişir, ancak bu değişme Tanrısal bir değişmedir. Yani yetkinliğe doğru değil, yetkinlik içinde bir değişmedir. Bu tanımla Pan-enteizm, hem Deizmden hem de Panteizmden ayrılır.
Panteizm ile Pan-enteizm arasında önemli bir fark vardır. Panteizmde her şey Tanrıdır. Pan-entezimde ise, her şey Tanrı 'dan sudur etmiştir (oluşmuştur), Tanrı her şeyin (kozmos ’un) dışında-üstünde de vardır.
İngiliz düşünürü White Head 'e göre, Tanrı 'nın her türlü değişmenin ötesinde değişmez bir niteliği ve bunun yanında bir de değişen ve oluşan bir niteliği vardır. Tanrı değişmeyen yanıyla devinimi başlatmıştır ve Evrenin bilincindedir. Ancak Tanrı bu konumda kalmış olsaydı, ilk devindirici, özgür, öncesiz ve yetkin olarak kalacak ama varoluşa katılmamış olacaktı. Diğer niteliğiyle ise, Tanrı değişme ve oluşma sürecinin içinde ve bilincindedir. Bu nedenle Tanrı 'nın evrende içkin (immanant / evrenin maddesine karışmış-içinde bulunan) olduğunu söylemek de doğrudur. Evrenin Tanrı 'da içkin olduğunu söylemek, Tanrı-Evren ilişkisinin karşılıklı olduğunun farkına varışın göstergesidir.
Hartshorne, Tanrı 'nın bir soyut bir de somut iki yüzü olduğunu söyler. Soyut niteliğiyle Tanrı, mutlak, etkilenmez, erişilmez ve değişmezdir. Somut yanıyla ise etkilenir ve değişir. Tanrı bu iki niteliğinde de yetkindir, ancak bu yetkinlik klâsik Teizmdeki gibi değildir. Oradaki yetkinlik değişmeyen donmuş bir yetkinliktir. Buradaki yetkinlik değişir, ancak bu değişme Tanrısal bir değişmedir. Yani yetkinliğe doğru değil, yetkinlik içinde bir değişmedir. Bu tanımla Pan-enteizm, hem Deizmden hem de Panteizmden ayrılır.
Panteizm ile Pan-enteizm arasında önemli bir fark vardır. Panteizmde her şey Tanrıdır. Pan-entezimde ise, her şey Tanrı 'dan sudur etmiştir (oluşmuştur), Tanrı her şeyin (kozmos ’un) dışında-üstünde de vardır.
Tanrı
Tanımazlık
Tanrının
olmadığının savunan inanıştır, materyalizm de denebilir.
Ateizm kavramı hatalı olarak Tanrı Tanımazlık yerine kullanılmaktadır. Hâlbuki kelime anlamı olarak bakarsak, A-Teizm; Teizm’in dışında veya Teizm’e karşı anlamına gelmektedir. Deizm veya Panteizm de Teizm dışında bir Tanrı anlayışına sahiptir ve Tanrı Tanımaz değildir. Bu nedenle yanlış bir alışkanlıkla A-Tezim kelimesini hatalı kullanmaktayız.
Ateizm kavramı hatalı olarak Tanrı Tanımazlık yerine kullanılmaktadır. Hâlbuki kelime anlamı olarak bakarsak, A-Teizm; Teizm’in dışında veya Teizm’e karşı anlamına gelmektedir. Deizm veya Panteizm de Teizm dışında bir Tanrı anlayışına sahiptir ve Tanrı Tanımaz değildir. Bu nedenle yanlış bir alışkanlıkla A-Tezim kelimesini hatalı kullanmaktayız.
Diğer Tanrı anlayışları
arasında da Agnostisizm
(Bilinmezcilik), Gnostisizm
(Sezgisel bilinirlik), Pan-Deizm … gibi
yaklaşımları sayabiliriz.
Fikir
alış verişlerimizde, sohbetlerimizde dönem dönem gelip üzerine takıldığımız
önemli bir noktadır “Tanrı kavram”larımız. Bu yazıyla konuya yüzeysel de olsa
biraz tarifsel olarak dokunmuş olalım, meraklısı zaten bu hatırlatmadan yola
çıkarak derinlemesine araştırmaya devam edecektir
Fethi Demir, 23 Kasım 2014 / http://www.felsefetasi.org/tanri-olmasaydi-onu-icat-etmek-gerekirdi/
Post a Comment