Header Ads

İbrahim’in misafirlerinin ayağı

İbrahim’in misafirlerinin ayağı


İBRAHİM’İN VASİYETİ KİTABI (THE TESTAMENT OF ABRAHAM)
Orijinali İbranice veya Aramice olan The Testament of Abraham adlı Yahudilerin apokrif (*) eserinin, sadece Yunanca çevirisinin mevcudiyeti kalabilmiştir. Bu hikâyenin kısa ve uzun olmak üzere iki versiyonu bulunmaktadır. Hikayenin daha uzun olan versiyonunun, daha ilginç olduğu ve orijinalliği daha iyi koruduğu yönünde ifadeler bulunmaktadır. Yazılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte bu eser, çoğunlukla miladi I. yüzyıl (B. J. Bamberger, “Abraham, Testament of”) veya II. yüzyıl    (“Abraham, Testament of”, The Oxford Dıctionary of The Christian Church)  olarak tarihlenmiştir.  

Öğretici ve eğlendirici olarak sunulan bu hikaye, Abraham’ın son günleri hakkında bilgiler vermektedir. Abraham’ın son günleri yaklaştığında Tanrı, Abraham’ın özel önemi sebebiyle dostuna ölümünü haber vermek ve vasiyetini hazırlaması için baş melek Mikail’i gönderir. Mikail’in, Abraham’a sıradan bir yolcu gibi görülmesiyle, Misafirperver Abraham O’nu ağırlamak için evine davet eder. Eve giderlerken ağaçların ağladığını ve gözyaşı damlaları döktüğünü gören Abraham endişelenir. Misafirine yemek ikram eder, melek Tanrı’nın izniyle yer.

Geceleyin herkes odasında uyurken İshak’a rüyasında Mikail’in kimliği ve görevi gösterilir. Kalkıp babasının yanına gider ve birlikte ağlaşırlar, sesi duyan Sara ne olduğunu anlamak için gelir ve o sırada Mikail’in çocuk müjdesi vermek için gelen kişilerden biri olduğunu hatırlar. Fakat meleğin yemek yemesine şaşıran Abraham misafirin ayaklarını yıkarken dümdüz farklı bir ayağa sahip olduğunu hatırlar (Louis Ginzberg, “Abraham, Testament of”).

İlk başta Abraham Mikail’e uymayı reddeder, fakat daha sonra Tanrı’nın, Abraham’a yeryüzünü ve gökleri yani tüm dünyayı kapsayan gezi izni vermesiyle Abraham durumu kabul eder. Tanrı Mikail’e Abraham’ın isteklerini yerine getirmesini emretmiştir ve yeryüzü gezisi boyunca birçok günahkâr insan görürler. Abraham günahkârların ölmesini ister ve ölürler. Günahsız Abraham’ın bütün insan soyunu yok edeceğinden endişelenen Tanrı, belki günahkârların doğruya dönebileceği ihtimalini hatırlatıp, Patrik’e göklere çıkmasını, adil süreci görmesini, merhameti öğrenmesini ister. Abraham Mikail’in eşlik ettiği gezisinde iyiler için dar ve günahkârlar için geniş olmak üzere iki kapı görür. Adalet terazisinde doğru işleri ile günahları eşit olan ruhları gören Abraham onlar için dua eder ve duası kabul olur. Şefaat etmesiyle ruhların kurtuluşa erebileceğini anlayan Abraham, daha önce kınadığı günahkârlar için üzülür ve onlar için de şefaat edebilmeyi diler. Onlara hayat geri verilir. Göklerdeki mahkeme ve gidilecek yerlere şahit olan Abraham, çok sabırlı olan Tanrı’nın merhametini öğrenmiş olur. Mikail yeryüzüne dönmek için ona eşlik eder ve tekrar ondan vasiyetini hazırlamasını ister. Yine Abraham’ın ölümü reddetmesiyle Tanrı ona ölümü gönderir.

Ölüm meleği kılık değiştirerek Patrik’in itirazına rağmen uykuda iken Abraham’ın ruhunu alır, böylece Abraham vasiyetini de yapamamıştır(George W. E. Nickelsburg, Jewish Literature Between The Bible and The Mishnah, s. 248-253).

Aslında daha birçok detaya sahip olduğu görülen İbrahim’in Vasiyeti hikâyesinde, Abraham ölümünden önce bazı ilahi sırlara vakıf olmuş ve gökyüzüne yükselmiştir. Özetle hikâye; ölüm problemi, doğru ve yanlış davranışların Tanrının mahkemesindeki durumu konularını merkeze alır. Bu metinde öldükten sonra mahkemenin nasıl olacağının yanı sıra görevli melekler, mizan, amel defteri, şefaat, mükafat ve ceza konularına da değinilmiştir.

Bununla birlikte kitap ölümün zorunluluğuna ve diğer yandan evrensel olarak insanın ölümden korkusuna ve ondan nefret edişine sempatik bir dille dikkat çeker. Yazar sözü edilen durumları Abraham figüründe kullanarak, Abraham’ın doğruluğunun bile onu ölümden kurtarmadığına vurgu yapmıştır (İsmail Taşpınar,
Duvarın Öteki Yüzü, s. 142-143).

-------------------------------------------------------
(*)Apokrif kitaplar, Yahudi dini külliyatında bulunduğu halde Tanah’a dahil edilmemiş olan kitaplardır. Apokrif sözcüğü Yunanca’dan gelmekte olup, “saklı”, “gizli” anlamını taşımaktadır. Apokrif sözcüğü daha çok Protestanlar tarafından kullanılmakta olup, Katolikler genelde, Kitab-ı Mukaddes’e dahil edilmeyen bu kitaplar için “deuterokanonik” sözcüğünü kullanırlar.


Sümer – Mısır bağlantısı

Sümer – Mısır bağlantısı Gebel el-Arak hançeri Paris’teki Louvre müzesi, 1916 yılında Hamamat vadisinin batısındaki Gebel el-Arak köyünde...

Tema resimleri 4x6 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.