Header Ads

Sabiiler ve İbrahim, Musa, İsa peygamberler

Sabiiler ve İbrahim peygamber


... Sabii literatüründe bazı kişiler ise oldukça olumsuz ifadelerle anılırlar. Bunlardan birisi Hz. İbrahim'dir. Sabiiler, İbrahim'i "Ruha'nın peygamberi" olarak adlandırır ve onun aslında dönek bir Sabii olduğunu ileri sürerler. Sabiilere göre aslında koyu bir mümin, bir Nasurai olan İbrahim, vücudunda çıkan bir hastalığa tedavi maksadıyla sünnet edilir. Böylelikle o manen kirlenmiş olur; zira vücudun bir uzvunun eksik olması Sabiiliğe göre hoş olmayan bir durumdur. Örneğin böylesi bir kişi asla rahip olamaz. Dolayısıyla bu durumdan rahatsız olan İbrahim, Sabii toplumunu terk eder. Daha sonra kendisi gibi kirlenmiş ve vücutça eksik olan kişilerle bir araya gelerek Sabii inanç ve öğretilerini bırakır ve kötü güçlerden birisi olan Yurba'ya tapınmaya başlar. Yurba'nın kendisine kazandırdığı süfli güçlerle güçlenen İbrahim daha sonra Sabii cemaatine saldırarak onları öldürmeye başlar.

Sabiilerin kötü olarak niteledikleri bir başka tarihsel şahsiyet ise Hz. Musa' dır. Sabiilerin erken döneme ait metinlerinde(örneğin sır yazmalarında) Musa ile ilgili olumlu yaklaşımlar göze çarparken, sonraki döneme ait kutsal metinlerde Musa ile ilgili yaklaşımlar değişmekte ve o "Ruha'nın peygamberi" olarak Sabiilere zulmede bir kişi şeklinde zikredilmektedir.

Kitab-ı Mukaddeste yer alan Hz. Musa ve Kızıldeniz'den geçme kıssasını (Exodus) kendi geleneklerine uygun şekilde yorumlayan Sabiiler, Musa'nın Mısır'da Sabiilere karşı çıkıp onlara zulmeden bir kişi olduğunu kabul ederler. Buna göre o, Sabiilere karşı savaş açmış ve zulmünden kaçan Sabiileri son sığınakları olan Tura d Madai'ye (Medye tepelikleri) kadar takip etmiştir. Bir başka tasavvura göre ise, kötü güçlerin başını çeken Ruha ve oğullan 7 gezegen, Kudüs'ü inşa etmişler ve orada kendi hâkimiyetlerini tesis etmek amacıyla, Musa ve Yahudilere güç vermişlerdir.

Sabiiler, aynı şekilde Hz. İsa'yı da hoş görmez ve onu bir "kötülük peygamberi" veya "Yahudilerin peygamberi" olarak adlandırırlar. İsa'nın annesi Meryem ise "Musa'nın bir kızı" olarak adlandırılır. Aynca Sabii kutsal metinlerinde İsa (İşu) "sahte mesih" ve "yalancı" gibi ifadelerle zikredilir ve kötü gezegenlerden Merih(Nbu) ile özdeşleştirilir. Yukarda da vurguladığımız gibi İsa'nın, Yahya' dan kutsal öğretileri öğrendikten ve onun eliyle vaftiz olduktan sonra, aldığı bu bilgileri yanlış olarak kullandığına ve halkı kötülük ve karanlığa davet ettiğine inanılmaktadır. Bu nedenle Sabiiler, kutsal metinlerde ısrarla İsa' dan ve onun dini olan Hristiyanlıktan uzak durmaya davet edilmektedirler.

Kaynak: "SABİİLER Son Gnostikler" / Şinasi Gündüz / Sayfa: 141-143

  

------------------SABİİLER hakkında genel bilgi---------------------------------------

Araplar tarafından “Sâbiî” (Subbi ya da Subbâ) biçiminde adlandırılan bu topluluk, kendilerine “Mandenler” (bilgili olanlar, arifler anlamında; İngilizcede Mandaeans) adını verir. Mandaeism , Mandaeanism, Mandaic,‎ Mandaʻiūtā, ‎ Mandā'iyyah, Mandå'iyyån diyede anılan Sabiiler'in kendileri için kullandıkları bir diğer ad “Nasuralar”dır (kutsal öğretileri koruyanlar anlamında; İngilizcede Nasoraeans). Manden adı tüm topluluk üyeleri için kullanılırken, Nasura adı yalnızca din adamları, topluluğun ileri gelenleri ve ataları için kullanılır. Mandenler, ayrı bir dil olan Mandence konuşurlar. Sâbiî sözcüğü ise Mandence’de “vaftiz olmak” ya da “suya daldırmak” anlamına gelen “sab” fiilinden türetilmiştir ve Araplar tarafından, Mandenlerin en dikkat çeken ve sık uyguladıkları ibadetlerinden biri olan vaftiz uygulaması nedeniyle, bu topluluğa bir ad olarak verilmiştir.

   
Sâbiîler’in, Kur’an’da üç ayrı yerde (Bakara: 62, Maide:69 ve Hac:17) bahsi geçmektedir. Bu üç yerde de onlardan Hanifler - “Allah’a iman edenler” olarak söz edilmesi, erken dönemden başlayarak Mandenler’in kim oldukları ve nerede yaşadıkları konusunda İslam araştırmacıların ilgisini çekmiştir. X. Yüz yıla kadar araştırmacılar, Sâbiîler’in güney Irak’ta yaşadıklarını ve kendine özgü bir dinleri bulunduğunu belirtmişlerdir.


Bu ilk değerlendirmeler, yüzeysel olmalarına karşın, genellikle doğruydu. Ne var ki, Halife Me’mun döneminde ölüm tehditlerinden kurtulmak isteyen “Harraniler” (Harranlı putperestler) kendilerini Sâbiîler olarak gösterdiler ve bugüne dek gelen bir yanlışın ortaya çıkmasına neden oldular. Oysa, Asur-Babil politeizmini sürdüren ve putperest olan Harraniler’in Sâbiîler ile hiç bir ilgileri yoktu. Sâbiî adını almalarından sonra bir çok Harrani, Bağdat gibi önemli merkezlerde Sâbiî adını kullanarak ünlü oldu ve Sâbiîlik adı altında kendi inançlarını yayma fırsatı buldu. Gerçek Sâbiîler ise, ezoterik ilkelerinin bir gereği olarak inançlarını açıklamamaları nedeniyle unutuldular.


Sümer – Mısır bağlantısı

Sümer – Mısır bağlantısı Gebel el-Arak hançeri Paris’teki Louvre müzesi, 1916 yılında Hamamat vadisinin batısındaki Gebel el-Arak köyünde...

Tema resimleri 4x6 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.